17 Ekim 2010 Pazar

Coffee and Cigarettes (2003)


Yönetmen: Jim Jarmusch
Oyuncular: Roberto Benigni, Steve Buscemi, Cate Blanchett, Iggy Pop, Tom Waits, Alfred Molina, Jack White, Meg White, Steve Coogan, Bill Murray, RZA
Senaryo: Jim Jarmusch
Müzik: Tracy McKnight

Bağımsız filmler şahı Jim Jarmusch’un eş-dost-iş çevresinden bir grup insanı karşılıklı kahve ve sigara sohbetlerinde görüntülediği deneysel bir film olan Coffee & Cigarettes var sırada. Kısa film olarak çektiği birkaç parçayı birleştiren yönetmen, kimi matrak, kimi oldukça sıkıcı, tamamı siyah beyaz 11 bölümlük bir uzun metraj çıkarmış. Taraflı davranarak bana sıkıcı gelen bölümleri pas geçeceğim. O bölümler, kahve-sigara ikilisinin yan yana geldiğinde ortaya çıkarması muhtemel sohbetlerden bihaber şekilde çekildiği için hiç tutmadım. Sigaranın eşlikçi yönü için çok şey söylenebilir. Ama sigara propagandası yapmak doğru olmaz. Zaten smoker insanlar demek istediğimi anlamışlardır. Çay, kahve, yemek, içki yancısı, öğle arası, aşk acısı, hasret sızısı, doğum sırası bekleme sancısı ve şu sonrası, bu sonrası sigaranın zararlı eskortluğunun reklamını yapmayalım!

Roberto Benigni ve Steven Wright gibi iki komik aktörün Strange To Meet You isimli skeci ile açılan film, Benigni’nin panik ve komik doğaçlamasından nasibini alıyor. Anlattığı bir şey yok. Sadece iki insanın buluşmasından bir enstantane olmuş. “Do you know my mother?” sorusuna koptum bu arada. Ardından gelen Twins’de ise biri kız biri erkek ikiz kardeşlere garson rolüyle Steve Buscemi katılıyor. Garson’un Elvis Presley üzerine komplo teorileri saçma olduğu kadar düşündürücü de olmuş. Buscemi, ayakları yere basarak saçmalamış adeta. Jack Shows Meg Tesla Coils adlı bölümde ise rock grubu The White Stripes grubunu oluşturan Jack ve Meg White kardeşlerin (bazı şehir efsanelerine göre boşanmış bir çift) Tesla bobini üzerine girdikleri, meraklısı haricinde diğer herkesin Fransız kalabilmesi muhtemel sohbete ve tuhaf ışık gösterisine tanık oluyoruz. Belli belirsiz bir cazibeye sahip Jack ve duru güzelliğiyle Meg ikilisini sahnede izlemek, burada izlemekten çok çok daha keyifli.

Delirium isimli kısa bölümde ise bir kafede bir araya gelen, Jarmusch’un Ghost Dog filmlerinin müziklerine de imza atmış rapper RZA ve yine hip-hopçu kuzeni GZA, garson olarak karşılarında Bill Murray’i görünce apışıp kalıyorlar. Sohbet esnasında RZA bir non-smoker olarak alternatif tıp ile ilgili bilgilerini smoker Murray ile paylaşıyor. Murray’in orada ne aradığına falan kafa yormak anlamsız. Zaten buram buram doğaçlama kokan bu bölümler, kendimce Coffee & Cigarettes için oluşturduğum Top 4 listesinde 3 numarada kalıyorlar. 4 numarayı oluşturan skeçler topluluğundan söz etme gereğini duymadığımı söylemiştim. 4 numaraya göre 3 numaralar biraz daha sivriliyorlar.


Madem öyle, geldik 2 numaraya: Cousins ve Cousins? adlı bu bölümlerin, birbirine gönderme yaptığı falan yok, fakat ilginç kuzen portreleri çizdikleri için ve biraz daha doyurucu olduklarından öne çıkıyorlar. Cousins’de Cate Blanchett hem kendini, hem de Cate Blanchett’in Shelly isimli hippie görünümlü kuzenini oynuyor. Kuzenler ufak bir salonda buluşuyorlar. Ünlü Cate’in aksine herhangi bir baltaya sap olamamış Shelly’nin iğneleyici tavrı ve menapoz gerginliğini çok iyi yansıtan Blanchett ile ilgili söylenecekleri bir başka bahara bırakıp, Cousins?’e geçelim. Burada ise Alfred Molina ve özellikle 24 Hour Party People’dan tanıdığımız Steve Coogan’ın bir kafede buluşmalarını izliyoruz. Molina’nın davetine lütfen cevap vermiş olan Coogan, kibirli ve gıcık tavırlarıyla niye çağırıldığını merak ediyor. Davet sebebi ise ilginç. Molina’nın iletişim çabalarını sürekli engellemeye çalışan, ona telefonunu vermemek için bile sudan bir bahane uyduran Coogan, Molina’ya “Spike” isimli birinden gelen telefonla birden taktik değiştirip ona yamanmaya çalışınca roller değişiveriyor. Spike’ın kim olduğunu da filmi izleyenler bilebilir. Bir fikir üzerine doğaçlama biçimde ilerleyen skeç, diğer geride bıraktıklarından daha bir ele avuca geliyor.


Ve 1 numarada Somewhere In California var. Bana göre bu deneyselliğin zirvesi bu bölüm. Bu filmi izlememin yegane sebebi buydu, ancak kısa film olarak bir tek bunu izlemektense, diğer oyuncu ve karakterlerin hatırına tüm filmi izlemek istedim. Başrollerde punk rock gurusu Iggy Pop ve Jarmusch filmleri müdavimi, kült müzik adamı Tom Waits var. İkisini aynı kafede, aynı masada görmek bile tarihi bir an resmen. Onların skeci de doğaçlama. İlk başlarda neye nasıl başlayacağını bilemeyen diyalog, zamanla yolunu çiziyor. Elbette çok daha iyi bir geyik sarmayı hak eden bu buluşmaya her ikisi de sigarayı bırakmış olarak geliyorlar. Tesadüfe bakın ki masada önceki müşterilerden birinin unuttuğu açık bir Marlboro paketi duruyor. Sohbet ilerledikçe ara ara göz göze geldikleri pakete bakarken Tom Waits bombayı patlatıyor: Madem sigarayı bıraktım, o zaman bir tane içebilirim.Zaten baştan çıkmaya dünden razı Iggy de bu fikre balıklama dalınca karşılıklı tüttürmeye başlıyorlar. Aralarında ufak bir davulcu krizi yaşanmasına rağmen ikili dostça ayrılıyor. Iggy Pop mekandan ayrılınca Tom Waits etrafı kolaçan edip beleş sigaradan bir tane daha yakıveriyor. Mevzu bundan mı ibaret diye düşünülebilir. Ama Jarmusch’un kafaya belli bir mevzuyu takıp takmadığı da şüpheli. Tüm skeçler arasında sigarayı bir aksesuar gibi kullanmayan 2-3 bölümden birisi olmuş. Adı Coffee & Cigarettes olan bir film için düşük bir ortalama sayılabilir.

Neticede böyle deneysel bir film çekmek Jarmusch’un kendi tasarrufudur. Böyle bir filmden bahsederken, Jarmusch sinemasında önemli bir yeri olan Benigni-Waits-Murray ekolünden, bağımsız sinemanın çekici-itici taraflarından, RZA’dan hareketle Wu-Tang Clan kaviminden, Twins’de yer alan Elvis teorilerinden ve tabi Cate Blanchett'den söz etmek yazıyı gereğinden fazla uzatacağından olayı bağımsız şekilde akışına bırakmak daha doğru olur. Takılacak o kadar mesele var ki, belki birgün başka bir yazıda bu meselelerle yollarımız tekrar kesişebilir. Ama Jim Jarmusch’un genel olarak derli toplu durmayı sevmeyen, bu sebeple kimi zaman tadından yenmeyen, kimi zaman dakikaları saydıran sinema anlayışı içinde Coffee & Cigarettes’in, görüntüden fazla sözel açıdan kahve-sigara sohbeti yapmasını beklerdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder