12 Ağustos 2025 Salı

Heldin (2025)

 
Yönetmen: Petra Biondina Volpe
Oyuncular: Leonie Benesch, Sonja Riesen, Urs Bihler, Margherita Schoch, Elisabeth Roll, Heinz Wyssling, Jürg Plüss,  Heinz Wyssling
Senaryo: Petra Biondina Volpe
Müzik: Emilie Levienaise-Farrouch

Petra Biondina Volpe'nin yazıp yönettiği Heldin (Late Shift), İsviçre'deki bir hastanenin cerrahi bölümünde hemşire olarak çalışan Floria'nın bir gece vardiyasını perdeye taşıyor. Tecrübeli olduğu belli olan Floria'nın, o vardiyada personel yetersizliği nedeniyle yavaş yavaş zor anlar yaşayacağını anlıyoruz. Zira film en baştan hastane gibi pek de hoş olmayan bir ortamda ve o ortamın gergin, telaşlı, hüzünlü atmosferinde geçtiği için bu ön kabulle başlamak bir yerde kaçınılmaz görünüyor. Vardiyaya gayet enerjik ve pozitif başlayan Floria, hepsi farklı yerlerden ilgi bekleyen hastalara yetişmekte güçlük çekmeye başlayınca filmin adım adım yükselen tansiyonuna ayak uydurmak kolaylaşıyor. Ayak uydurunca da, kendimizi adeta gerçek bir hemşireyi vardiyasında takip ettiğimiz bir belgesel izliyormuş halde buluyoruz. Kamerasıyla sürekli Floria'yı takip eden Volpe, onun oda oda hasta kontrol edişini, ağrı kesici hazırlayışını, tekerlekli ekipmanıyla koridorda yürüyüşünü sık sık göstererek bu rutinin otomatikliğini, bu durumdan kaynaklanan hemşire disiplinini, aynı zamanda odağına aldığı Floria'nın yıpranmaya başlayan ruh halini gerçekçi aşamalarla detaylandırıyor. Tabii bunlar, hasta veya refakatçi olarak hastanelerde bir süre kalmış insanlara hiç de yabancı gelmeyen detaylar ve film gücünün önemli bir kısmını bu gerçeklikten devşiriyor.

Film bittikten sonra altyazıyla "2030 yılına kadar İsviçre'de 30.000 hemşire açığı olacak. Eğitimli hemşirelerin %36'sı sadece 4 yıl içinde mesleği bırakıyor. Dünya çapında hemşire eksikliği küresel bir sağlık krizidir. Dünya Sağlık Örgütü, 2030 yılına kadar 13 milyon hemşire açığı olacağını öngörüyor." bilgileri veriliyor. Bu cümleler filme bir nebze kamu spotu rengi veriyor gibi görünse de bir buçuk saat boyunca izlediklerimizi dünyanın her yerindeki hemşireler, ağırlıklı olarak nöbetlerinde her gün yaşamaktalar. Özellikle pandemi döneminde hayatını kaybeden binlerce insanın arasında sağlık çalışanları da vardı. Onların ne tür fedakarlıklarda bulunduklarını gördük, duyduk. Floria'nın gece vardiyası sadece bu rutin gecelerden biri. Hastaların altını değiştirmek, onların otel hizmeti bekleyen kaprislerine maruz kalmak, öncelik bekleyenleri idare etmek, ilaç ve tedavi takibi yapmak, doktorlarla hastalar/hasta yakınları arasında köprü görevi görmek gibi daha pek çok işe bakmak zorunda kalan Floria, bir de üstüne kendinden daha tecrübesiz genç bir hemşireyle tüm bunları üstlenmek zorunda kalınca gittikçe artan bir stres ve gerilimle başa çıkmaya çalışıyor. 

Hemen hemen aynı sıralarda ortaya çıkan Danimarka yapımı Zinnini Elkington filmi Det andet offer ile de tescilleniyor ki, Avrupa ülkelerinin sağlık politikalarında ciddi sıkıntılar var. Biri Danimarka'dan, biri İsviçre'den, biri doktor, biri hemşire iki sağlık çalışanı üzerinden sistem aksaklıkları, insani ikilemler, sonuçları vahim olan basit ihmaller, ayakta kalmaya çalışan karakterler, etik ve duygusal çatışmalarla yüklü bu iki medikal dramı birer yardım çığlığı olarak da görebiliriz. Bireysel hatalara ve ihmallere her meslekte rastlanır. Ama söz konusu sağlık olunca bunların telafisi çok daha zor görünmekte. Bireyleri de bu hata ve ihmallere sürükleyen de çoğu zaman sistemin imkan, kaynak, denetleme, eleman, ekipman vb. sorunları çözemeyişi oluyor. Çoğu iş alanında özellikle eleman sıkıntısının yarattığı aksaklıklar, iş yükünün tek veya az sayıda çalışanın üzerine binmesiyle ölümle sonuçlanan durumlara dahi yol açabiliyor. İşte hemşirelerin üzerindeki iş yükünün de psikolojik olarak son derece yıpratıcı boyutlara vardığını gösteren Heldin, kendi çapında önemli bir farkındalık yaratabilecek kapasitede bir dram. Fakat hem Heldin, hem de Det andet offer, sadece kamu spotu düzeyinde farkındalık misyonu üstlenmiş filmler değil, sinema kaygısı, senaryo matematiği, gerçeklik duygusu, performans dengesi yönlerinden de çaba gösteren filmler. Bu çabalarında da çoğu zaman başarılılar. Das Lehrerzimmer (The Teachers' Lounge) filmindeki öğretmen performansıyla tüm övgüleri hak eden Leonie Benesch burada da çok güçlü. Her karede ne yapması gerektiğini bilen, profesyonelliğinin ardında saklamaya gayret ettiği duygusallığını ara sıra koklatan, patladığında bile vakur kalabilen etkileyici bir duruş. Das Lehrerzimmer'ı izleyen Petra Biondina Volpe'nin bu senaryo için en önce Benesch'i düşünmüş olmasını tahmin etmek hiç de zor değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder