Yönetmen: Gabriel Nesci
Oyuncular: Luisana Lopilato, Benjamín Amadeo, Benjamín Vicuña, Luciano Cáceres, Rafael Spregelburd, Eduardo Blanco, Luis Machín, Luciano Cáceres, Inés Estévez, Marina Bellati, Gabriel Corrado
Senaryo: Gabriel Nesci
Denise, belirli bir yıla ait etiketli boş bir şarap şişesine bir mesaj koyarak geçmişini değiştirebileceğini keşfeden bir şarap garsonudur. Geçmişteki hatalarını sürekli düzeltmeye çalışırken, kendini bu zaman yolculuklarında sıkışmış halde bulacaktır. Sadece kendi şimdiki zamanını değil, etrafındakilerin de kaderlerini değiştirir. Geçmişi telafi etme fırsatı olarak başlayan bu durum, her şeyin kontrolden çıkmasını önlemek için zamana karşı bir yarışa dönüşür. Gabriel Nesci'nin yazıp yönettiği Mensaje en una botella (Message in a Bottle), absürt mizahı zaman yolculuğuyla birleştiren bir Arjantin komedisi. Hatta romantik komedisi de diyebiliriz. Fantastik olay örgüsünde farklı şarap türlerinin zamansal bir mekanizma olarak kullanması, bu fantastik mantık dahilinde oldukça özgün. Hikâye ise, klasik bir olay örgüsünün tüm bileşenlerine sahip: İyi tanımlanmış karakterler, mantığa (ve fiziğe) meydan okuyan iniş çıkışlar ve parodiye varan o kadar mantıksız durumlar. Hem fiziksel bir nesne, hem de temsil ettiği olgu olarak şarabın zamanla ilişkilendirilmesi çok iyi bir fikir. Filmin başında Denise'in babası Mateo'nun restorandaki ilk sözlerinden şarabın hikâyede oynayacağı temel rol açıkça ortaya çıkıyor. Bu dinamik kurulduktan sonra, hikâyenin fantastik kısmı başlıyor ve Nesci bir şişe aracılığıyla bu zaman yolculuğu ağını örmeye başlıyor.
Bu tür hikâyelerde sıkça görüldüğü gibi, asıl devinim başlamadan önce Denise'in şimdiki zamanıyla tanışıyoruz. Bu tanışma, ilginç, işlenebilir, geliştirilebilir yan karakterleri de kapsıyor. Kimin kim olduğu, Denise için ne ifade ettiği, bunun yanında Denise dışında birbirleriyle ilişkilerinin şekli gibi bir girizgahla başlamak çok faydalı oluyor. Zira zaman yolculuğu başlayıp işler değişmeye yüz tutunca bu ilişkilerin öncesi veya sonrası hep şimdisiyle karşılaştırılacağından eğlenceli ve sürprizli anlar yaşanacağını hissediyoruz. Tıpkı Back To The Future'da Marty'nin olduğu gibi, başlangıçta Denise kendisine sunulan bu fırsatın ilerlemenin anahtarı olabileceğini fark etmiyor. Zamansal değişimler başladığında gerçekte hatalarını düzeltmeye çalışmayıp her şeyin eskisi gibi olmasını istiyor. Ne zaman ki seyahat ettiği zamanlarda hiç tahmin etmediği şeyler yaptığını ya da olayların asla ihtimal vermeyeceği yönde gerçekleştiğini görüyor, o zaman artık bir konfor alanı kalmadığını, var olanı da korumak için elinden geleni yapması gerektiğini fark ediyor. Bazı izleyicilerin olay örgüsüne hemen bağlanmaları zor olabilir ve bu da dikkatlerini erken kaybetme riskini doğurabilir. Aslında bunun sebeplerinden biri, Denise'in gittiği her yıl kendini aynı karakterlerle farklı konumlarda bulması, bunun şaşkınlığını yaşaması, tekrar şişeye yeni bir mesaj atma bilincine ulaşana kadar geçen sürede yaşadıkları, daha sonra ileriye veya geriye tekrar döndüğünde/döndüğümüzde kaldığımız yeri hatırlamaya çalışmamız.
Gabriel Nesci, fantastik güzel bir fikirden yola çıkan tipik bir zaman yolculuğu hikâyesi kurmakla, geçmişin yarattığı duyguları yakalamayı hedeflerinden biri olarak belirliyor. Bazen görünüşte önemsiz bir olayı değiştirmek suretiyle gerçek çatışmanın hüsran dolu ilişkilerde veya kaybedilen iş fırsatlarında değil, başlangıç noktasında, yani baba figüründe olduğunu fark etmek için yeterli olduğunu vurgulamaya çalışıyor. Denise, geleceğin hâlâ daha iyi olma potansiyeline sahip olduğunu onunla ve onun öğretileri sayesinde anlıyor. Nesci'nin Días de vinilo (2012) ve Casi leyendas (2017) gibi diğer filmlerinin hikâyeleri de, bir zamana hapsolmuş ve o ana geri dönemeyeceklerinin farkında olan karakterler etrafında dönüyordu. Dolayısıyla yönetmenin amacı geçmişi değiştirmek değil, geçmiş hatalarla daha fazla sınırlanmadan şimdiki zamanla ve gelecekle nasıl yüzleşileceğini daha iyi anlamak için geçmişi yeniden ziyaret etmek. Nesci geçmişe dönüşü, karakterlerin bugün hâlâ ağır basan hatalarla yüzleşmelerine yardımcı olmak için kullanıyor. Amaç veya çözüm, yanlış gidenleri değiştirmek denemez. Çünkü bu bizi "ya şöyle olsaydı?" sorusu içinde bir kısır döngüsüne sokar. Belki de filmin önerdiği şey, bu kusurları daha derinlemesine incelemek, anıları ortaya çıkarmak ve sorunun kökenine inmek. Klişe tabirle biraz da varılan yer değil, yolculuğun kendisi daha önemli.
Tüm bunların yanı sıra Mensaje en una botella, şarabı zamanı özetleyen bir unsur olarak çok yaratıcı bir fikir şeklinde kullanan bir film. Yıllandıkça lezzetlenen, kalite kazanan, fiyatı da ona göre artan şarabın, dolayısıyla şarap şişesine konmuş mesajların bir zaman makinesi işlevi görmesindeki incelik, her türlü senaryo açısından adeta bir maden. Nesci, şarapların şişelendiği yıllardan geriye yolculuk ederken hataları düzeltmekten ziyade, bireylerin kendileri için en değerli şeyin ne olduğunu anlamaları, sevgiyi korumaları ve geçmişe hayıflanmadan önüne bakıp ilerlemeleri üzerine kafa yoruyor. Şarabın hangi yemekle, hangi peynirle iyi gideceği, hatta Denise'in babası Mateo'nun hangi plakla hangi şarabın iyi gideceğine dair The Police, Pink Floyd, Queen, Fleetwood Mac plaklarına kendi yazdığı notları iliştirmesi misalı, her halükarda bir eşlikçiyle tadına tat katacağını da ihmal etmeyerek, hayatlarımıza tat katan, iz bırakan eşlikçilere de gönderme yapıyor. Sıklıkla karikatürize de olsalar, oyuncu kadrosunun sevimliliği, Luisana Lopilato'nun iyi taşıdığı başrolle taçlanıyor. Mensaje en una botella, sahip olduğu parlak fikri zekice işleyen, komedisini sulandırmayan, romantizmini sakız yapmayan başarılı bir zaman yolculuğu filmi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder