18 Ekim 2012 Perşembe

The Angels' Share (2012)


Yönetmen: Ken Loach
Oyuncular: Paul Brannigan, John Henshaw, Gary Maitland, Jasmin Riggins, William Ruane, Roger Allam, Siobhan Reilly
Senaryo: Paul Laverty

Usta yönetmen Ken Loach ve 1996’da Carla’s Song ile ilk kez beraber çalışmaya başladığı senarist Paul Laverty ortaklığının yeni meyvesi The Angels’ Share, ikilinin politik ve toplumsal eleştiri tabanlı farklı sıçramalarının bir kez daha komedi dram çatısı altında birleştiği, esas itibariyle son derece “sevimli” bir film. Fakat biliyoruz ki söz konusu Loach - Laverty işbirliği olunca sevimli kelimesi bile sırtına birçok farklı eleştirel tavrı, aynı zamanda insana dair, insanca bir hüznü de yanında taşıyan biçimde karşımıza çıkmasını beceren yapıdadır. Laverty bu defa ailesinden hiçbir fayda görmemiş, harcanmış hayatının olumsuz getirileri sonucu düştüğü ıslahevinden tahliye olduktan sonra düzenli bir hayat kurmak için çaba göstermiş, buna rağmen karıştığı bir olay sonunda tekrar mahkemeye düşmüş genç Robbie merkezli bir senaryo yazmış. Ama Robbie’nin aşık olduğu zengin kız arkadaşından bir çocuk sahibi olmasıyla birlikte tekrar ikinci bir şans için hayata asılmasını, bu uğurda aldığı büyük riski ve keyif veren yan karakterleri de hikayesine ekleyerek kendine daha geniş bir alan yaratmış.

Loach ve Laverty yeni filmleri The Angels’ Share ile, işledikleri çeşitli tuhaf suçlar yüzünden kamu hizmeti cezasına çarptırılmış gençleri büyüteç altına alıyorlar. Ama her zaman yaptıkları gibi bu toplumsal gerçekliği baş karakteriyle kişiselleştirerek ve onun etrafındakilerle özelleştirerek öğreten adam pozisyonundan çıkıp çok doğal bir formata büründürüyorlar. Hapse girmemeleri için kendilerine biçilen bu ceza şekline uyum sağlamaya çalışan bir grup gencin teker teker incelenmesi yerine, Robbie gibi gerçekçi bir malzeme etrafında kendilerini bulmaları sağlanıyor. Zaten Robbie’nin yaşadıklarıyla hemen hemen paralel yollardan geçtiklerini anlamak da zor olmuyor. Böylelikle eski hırçın günlerine sünger çekip yeni sahip olduğu oğlu Luke ve sevgilisi Leonie ile hayatında yepyeni bir sayfa açmak isteyen Robbie’nin samimiyetine inanmamız Loach’un usta ellerinde mümkün oluyor. Ne var ki Robbie’nin bir an önce hayatlarından çıkıp gitmesini isteyen Leonie’nin babası, aralarında husumet bulunan ufak sokak çetesi ve sabıkalı geçmişi yüzünden doğru dürüst bir iş bulamamaya dair ümitsizliği genç adamı kapana kıstırıyor. Bu kapana kısılma durumu Ken Loach sinemasının vazgeçilmezi olarak bu filmde de toplumsal sahiciliğini koruyor.


Kendisine ceza olarak verilen zorunlu kamu hizmeti sayesinde ekibe göz kulak olan babacan Harry ve birlikte delice bir maceraya atılacağı üç arkadaşı Rhino, Mo ve Albert ile tanışması, Robbie’nin hayata tutunabilmesi için zaten var olan azmine uygun bir zemin de hazırlamış oluyor. Harry’nin bu dört kafadarı bir haftasonu Edinburgh’daki viski toplantısına götürmesiyle sözünü ettiğimiz maceranın startı veriliyor. Robbie’nin viskilere karşı hassas olan burnu, toplantıda tanıştığı viski koleksiyoncusu Thaddeus Maloney’nin de dikkatini çekiyor. Aynı toplantıda edindikleri bilgiler ve gittiği her yerde bir şeyler çalmadan duramayan Mo’nun sayesinde otoriteler tarafından dünyanın en iyi viskisi kabul edilen, değeri 1 milyon poundu bulan bir fıçı Malt Mill’in açık arttırmayla satılacağını öğreniyorlar. Başlarda çılgınca gözükse de, dünyada tek fıçı kalmış Malt Mill’i ele geçirmek, bu dört arkadaş için mükemmel bir ikinci şans olarak resmedilmiş. Bu büyük hedef her ne kadar filmin o mütevazi sevimliğinin çeperlerine pek uymuyor görünse de, filmin detaylarda boğulmayan çözüm ve anlatımları esasen başka bir mesajın izini sürüyor aslında: İkinci şans her zaman verilmez, bazen de alınır!

Filme adını veren “Angels' Share”, fıçılarda yıllanmaya bırakılmış viskilerin açıldıktan sonra ruhunun havaya karışan payına verilen isim. Meleklerin payına düşen bu ruhu onların nasıl tükettiklerini bilemeyiz. Ama bu ismin filmin özüne ilişkin çok yerinde bir özdeşlik taşıdığı kesin. Çeşitli sorunlar yüzünden genç yaşta olmalarına karşın hayata bir türlü tutunamamış, fakat yine de şans buldukları takdirde bunu olumlu değerlendirebilecekleri yönünde samimiyet taşıyan, hayatlarında adeta melekler gibi tertemiz bir sayfa açmak, her şeyi sıfırlayıp taze bir başlangıç yapmak isteyen Robbie, Mo, Albert ve Rhino’nun karşılarına çıkan bu önemli fırsattan paylarını almak istemeleri bu örtüşmeyi gayet iyi sağlıyor. (Tabii Harry’nin hak ettiği pay da unutulmamalı). Bu yeni başlangıcı sağlamak için illegal bir yol seçmiş olmaları ise didaktik değil gerçekçi bir perspektiften bakıldığını gösteriyor. Çünkü Loach ve Laverty bireye sistemin kendisinden daha fazla inanıyor. Onların içine düştükleri çıkmazları aşabilmeleri ve ihtiyaçları olan ikinci şansı elde edebilmeleri için her zaman Robin Hood’u bekleyemeyeceklerini vurguluyor. Robbie’nin Thaddeus ile pazarlık yaparken para yanında iş de istemesi damarlara didaktisizmden çok, hakiki samimiyet aşılıyor.


Loach ve Laverty ikilisinin dramı komediyle çok incelikle buluşturdukları The Angels’ Share, genç oyuncuların sade performanslarıyla da göz dolduruyor. Üstelik Robbie’yi canlandıran Paul Brannigan ve Mo rolündeki Jasmin Riggins’in henüz ilk filmleri bu. Filmin en önemli komedi unsuru olan Albert’ın karikatürize varlığı filmin dramatik dokusuna hiç zarar vermiyor. Sağlanan bu denge, normalde abartı olarak görülebilecek bazı sahnelere bile sigorta işlevi görüyor. Belki de en ağır dramatik an olan Robbie’nin zarar verdiği çocuktan ve ailesinden özür dilediği sahne ya da dört arkadaşın Malt Mill’e nasıl ulaşacaklarını tartıştıkları zeki esprilerle süslü komik bölüm aynı film içinde hiç sırıtmıyor. İngiliz sinema ve TV dünyasının tecrübeli isimleri John Henshaw ile Roger Allam da tuttukları köşelerin hakkını veriyorlar. Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü kazanan The Angels’ Share, ikinci şans, arkadaşlık ve viski üzerine mutlaka görülmesi gereken bir film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder