1 Mart 2008 Cumartesi

11:14 (2003)

 

Yönetmen: Greg Marcks

Oyuncular: Rachael Leigh Cook, Patrick Swayze, Barbara Hershey, Shawn Hatosy, Hilary Swank, Ben Foster, Clark Gregg, Stark Sands, Colin Hanks

Senaryo: Greg Marcks

Müzik: Clint Mansell

 

11:14'te gerçekleştirilen bir kazayla açılan yapım, bağımsız gibi gözüken birden fazla olayı sondan başa doğru anlatıyor. Ve bir kazayla bağlanan olayların nasıl şekillendiğini ve birbirini nasıl etkilediğini izlemeye başlıyoruz. Ve bu süreç bizi herşeyin başladığı ana götürüyor. Biri cansız bir beden olmak üzere 11 kişinin, saat 11:14 itibariyle yaşadıkları hengameyi anlatan minör bir film. Oradan oraya koşuşturan, çılgınlıklarının, ihanetlerinin, hırslarının kurbanı olmuş 10 kişiden sadece polis memuruna acıdım desem yeridir. 1976 doğumlu Greg Marcks’ın yazıp yönettiği film, pat diye başlayıp, küt diye bitmesi, zamansal denklemleri başarıyla kurgulaması ve birkaç orijinal sahne barındırması açısından gayet hınzır bir yapıya sahip. Bana göre en orjinali ise aşağıdaki sahneydi bu arada.

 

 

Basit bir şekilde geçiştirilebilecek, hatta hiç üstünde bile durulmayabilecek bir ayrıntıyı bu derece komplike hale getirme hinliğini çok hoş buldum. Tavuğun derisi tamam da, ya gerisi? Boğazlarına kadar belaya batan bu insanlar o kadar silik ve sıradan ki, şirket grafiklerindeki inip çıkan çubuklara benziyorlar. Bu kadar adam-kadın arasında derinliği olan bir Allah’ın kulu olmaz mı? Hoca hocayı Mekke’de, deli deliyi dakkada bulur misali yolları kesişen, ama bundan bihaber olan bu birkaç kişinin değişik perspektiflerle sunulan panik gecesi, her zaman stereo kalmıyor. 11:14 acelesi olan bir film. Yangından kaçırılan mallar kurtarılırken, oyuncular içerde unutuluyor sanki.

 

Şimdilerde yüzü bana çok retro gelen, bir zamanların modası, yine o zaman kızlarının beyaz atlı prensi Patrick Swayze, fırtınalar koparan Ghost ve Dirty Dancing fenomenlerinin ardından ne hikmetse sırra kadem bastı ya da o tür bir kariyer istemedi bilinmez. Filmdekine benzer, dövmediği kızıyla dizi belaya giren baba rolüne oldum olası soğuk hisler beslerim. Anne desen bir garip. Başka bir cephede ise Hilary Swank, tellerini dişine takarak mücadele veriyor. Oyuncular arasındaki tescilli tek marka olması, ondan da bu film için ödüllü bir performans beklemeyi gerektirmiyor tabi. Çünkü oyuncular, hikayeyi aktarmak için kullanılan konu mankenleri gibiler. Neyse, Swank’in major filmlerdeki başarısı, arada minörlere yolculuk yapmasına engel teşkil etmiyor. Genç ve bağımsız yönetmenlerin filmlerinde oynayarak onlara destek vermekten zevk alan aktris, bu tavrıyla ayrı bir takdiri hak ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder