30 Ocak 2008 Çarşamba

Things We Lost In The Fire (2007)

 
Yönetmen: Susanne Bier
Oyuncular: Halle Berry, Benicio Del Toro, David Duchovny, John Carroll Lynch, Alison Lohman, Alexis Llewellyn, Micah Berry
Senaryo: Allan Loeb
Müzik: Johan Söderqvist

Audrey (Halle Berry)
ve Steven (David Duchovny) evli ve iki adet afro saçlı çocuk sahibi mutlu bir çifttir. Steven, uyuşturucu ile başı dertte olan dostu Jerry’yi (Benicio Del Toro) sık sık görmekte, onunla vakit geçirmektedir. Bu durumdan hoşlanmayan, hatta Jerry’den nefret eden Audrey ile Steven arasında zaman zaman ufak tartışmalar yaşanmaktadır. Steven bir akşam vakti sokakta tartışan bir çiftin arasına girmek suretiyle hayatından olunca, iki çocuğuyla dul kalan Audrey, kocasının en iyi dostu olan Jerry’ye kendi evlerinde kalması teklifinde bulunur. Geçmişin gölgesinde yeni bir hayat başlar. En son Oscar adayı olmuş After The Wedding filminin yönetmiş olan, Dogma ekolüne mensup Susanne Bier’in Amerika transferinin ilk meyvesi, fena sayılmayacak konusuna rağmen dağınık, hatta özensiz. Beğendiğimiz Dogma kamerasının o serseri mayın misali hareketliliği, biraz da kurgu disiplinsizliği (veya beceriksizliği) yüzünden bir Amerikan filmine hiç uymamış sanki. Bazı senaryo ve yönetimlerin 10 dakikada tereyağından kıl çeker ustalıktaki flashback geçişlerle halledeceği işi 40 dakikada zar zor bitirirseniz, geri kalan kısımlarda oraya buraya çarpmaktan kurtulamayabilirsiniz. Tel tel döküldüğünü düşündüğüm basitlik ve saçmalıklarla dolu senaryo bir yana, özellikle Oscar ödüllü iki oyuncunun karşılıklı sahnelerinin bu kadar ruhsuz olabileceğini tahmin etmezdim. Aslında fena da oynamamışlar. Lakin ikili sahnelerinde beklediğim elektriği şahsen alamadım. Bunda o sahnelerin kötü yazılmış olmasının payı büyük.

Allan Loeb adlı bir kişinin henüz ilk senaryosu olan filmde bazı bölümlerin ciddi sorunları vardı. Mesela Jerry’nin aslında bir avukat olduğu, komşuları olan Howard’ın gazıyla mortgage brokerlığı sınavı için ders çalışmaya başlaması (ki İbrahim Tatlıses’in tıp fakültesi öğrencisi olduğu bir filmindeki ders çalışma samimiyetinden pek farklı değildi), Audrey’in Jerry’yi uyuşturucu batağından kurtardığı bölüm, Jerry gibi bir cankiyi herkesin sorgusuz sualsiz bağrına basması ve dahası. Ama filmin sonlarına doğru genel olarak seyirciyi ağlatmayı seven bir yönetmen olan Bier’in sazı eline almasıyla, topluca yenilen akşam yemeği sahnesi, ardından Halle Berry’nin ağlama nöbeti (üstelik o meşhur Oscar konuşmasından daha inandırıcı biçimde) ve finale kadar olan filmin geri kalanı biraz toparlandı. Ama bence bu durum, Things We Lost In The Fire’ın birçok yönden ıskalanmış bir film olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder