25 Kasım 2016 Cuma

Train To Busan (Busanhaeng) (2016)


Yönetmen: Yeon Sang-ho
Oyuncular: Gong Yoo, Jeong Yu-mi, Ma Dong-seok, Kim Soo-an, Kim Ee-seong, Choi Woo-sik, Ahn So-hee, Choi Gwi-hwa, Jeong Seok-yong, Ye Soo-jeong, Park Myeong-sin
Senaryo: Yeon Sang-ho
Müzik: Jang Young-gyu

Animasyon kökenli Yeon Sang-ho'nun yazıp yönettiği Train To Busan (Busanhaeng), artık klişeden başı dönmüş zombi türüne Güney Kore sinemasının gözünden bir bakış. Bu bakıştan yeni birşeyler beklemek de yersiz. Zaten film, önceden düşünülmüş pekçok zombi ayrıntısının üzerinden tekrar geçiyor. Belki de kendine ait tek yanı, direk ağlatmaya oynayan Güney Kore dram anlayışının hoyratlığı. Bu anlayışın hoyrat olmayan, gayet ölçülü ve spontane biçimde gelişen versiyonları da yine bu sinemada mevcut. Baba sevgisine muhtaç sevimli bir kız çocuğunu, hamile bir kadını, bir evsizi, birbirine bağlı yaşlı iki kız kardeşi, bir grup sevimli kriket oyucusunu gözü dönmüş zombilerin arasına bırakmakla, kendince maça 1-0 önde başlayan Yeon Sang-ho, özellikle küçük Soo-an üzerinden bu amacına fazlasıyla ulaşıyor. Anne babası boşanmış, işkolik babası Seok-woo'nun ilgisizliğinden bunalmış Soo-an, doğum günü için babasıyla Seul'den Busan'a giden trene biniyor. Ama nedeni sonradan anlaşılacak (ve çok da zorlama olacak) biçimde enfeksiyon kaparak zombiye dönüşen öfkeli kalabalıklara karşı tren içinde hayatta kalma mücadelesinin içinde buluyor kendini.

Yukarıda sözünü ettiğimiz virüs kapmamış bir grup insanın kendi aralarındaki dinamiklerle de oynayan yönetmen, zombi yapımları arasında hangisini örnek gösterirseniz gösterin hemen hepsinde bulunan ötekileştirme, sınıflandırma, hayatta kalmak için herşeyi mübah sayma ve dahasından oluşan bir dizi meseleyi insan olmanın erdemlerinin karşısına koyuyor. Hastalık kapmamış insanlardaki hastalıklardan dem vurarak, yaşayan ölü olmanın da zombi olmaktan farkı olmadığını hissettiğimiz anlar oluyor filmde. Soo-an ve babası Seok-woo arasındaki ilgi eksikliği ve iletişimsizliği de bu bağlamda okumadan edemiyoruz. Tehlikenin boyutları arttıkça baba kız arasında gittikçe ortadan kalkan, güçlenen, finale doğru da adeta duygusal patlama yaratan bu ilişki, seyirciye elinizdekilerin kıymetini bilin diye bağırıyor. Aslında diğer yan karakterler ve durdukları pozisyonlar da bunu diyor. Ama Yeon Sang-ho baba kız üzerinden daha etkili ataklar yaparken, diğerleri sadece tekrar gibi kalıyor. İşin aksiyon kısmı haliyle gerilim yüklü olsa da, zombi filmlerinde mantık aramanın mantıksızlığına sığınmışçasına kendi kendine fark yaratma peşinde savruluyor. Örneğin Güney Kore tren tünellerinin ne kadar uzun olduğunu ve bu süre içinde neler neler yapılabileceğini anlamış oluyoruz.

Oyunculuk açısından zaten hiç sıkıntı yaşamayan Güney Kore filmlerinin performans çıtası Train To Busan'da da yüksek. Baba Seok-woo rolündeki Gang Yoo başlangıçta tutuk görünse de, bu tutukluğun tam da işi için ailesini ihmal eden modern zaman işkoliklerine atıfta bulunan bir robot / zombi yorumu olabileceği izlenimi yaratıyor. Tehlikelerle burun buruna gelerek hem kendini, hem de ihmal ettiği kızına olan sevgisini keşfetmek suretiyle insan olmaya doğru tersine bir dönüşüm yaşıyor. Onun yanında Ma Dong-seok, Jeong Yu-mi ve küçük Soo-an rolüyle Kim Soo-an filmi çok iyi sırtlıyorlar. Ayrıca canlandırdığı karakterle tüm nefretleri üzerine çeken, trende temiz kalanlara zombilerden daha çok kötülük eden Kim Ee-seong'un performansı da es geçilmemeli. Uyuşuk Romero zombilerinden çok, World War Z zombilerini anımsatan figürasyon, türün hayranları tarafından ne derece kabul görmüştür bilmiyorum. Ama içinde bulunduğumuz hız çağı, zamane zombilerini de hızlı hale getirmek zorunda kalıyor. Konusu, türü ve mekanı gereği Güney Kore kültürünün o lezzetli atmosferinden ziyade, Hollywood'un sentetik havasının daha çok solunduğu Train To Busan, başta türe meraklıları mest etmiş bir Güney Kore hiti. Ama bence Güney Kore çıtasının gayet altında seyreden bir yapım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder