3 Ağustos 2016 Çarşamba

Flaskepost fra P (2016)


Yönetmen: Hans Petter Moland
Oyuncular: Nikolaj Lie Kaas, Fares Fares, Pål Sverre Hagen, Jakob Ulrik Lohmann, Amanda Collin, Johanne Louise Schmidt, Jakob Oftebro, Olivia Terpet Gammelgaard, Jasper Møller Friis, Louis Sylvester Larsen
Senaryo: Nikolaj Arcel, Jussi Adler-Olsen
Müzik: Nicklas Schmidt

Jussi Adler-Olsen'in polisiye roman serisinin üçüncü halkası olan Flaskepost fra P (A Conspiracy Of Faith), bunalımlı dedektif Carl Mørck ve ortağı Assad'ın yeni macerasını içeriyor. Senaryo yine ilk iki film olan Kvinden i buret ve Fasandræberne'yi perdeye uyarlayan Nikolaj Arcel'e ait. Ama yönetmen koltuğunda ilk iki filmi yönetmiş Mikkel Nørgaard yerine Norveçli Hans Petter Moland var. MolandEn ganske snill mann (2010) ve Kraftidioten (2014) gibi iki başarılı kara komediden hatırlayabiliriz. Danimarka'nın Jutland bölgesinde içinde eski bir not olan bir şişe bulunur ve bu durumu açıklığa kavuşturmak için ilk olarak akla Department Q gelir. Anlaşılması güç olan not, Carl ve Assad'ın çabalarıyla yeni ve çok tehlikeli bir davanın henüz kapanmadığına işaret eden ipuçları barındırmaktadır. Notun izini sürerken iki ortağın yolu, iki çocuğu kaçırılan dindar bir aileye çıkar. Sürükleyicilik ve polisiye matematiğin ilk iki filmden farklı olmadığı, ne var ki klişe fazlası ve gizem eksikliği yönünden ilk iki filmin gerisinde seyreden bir film Flaskepost fra P. Yıllar önce cinayet işleyen, dindar Elias ve Rakel çiftinin çocuklarını kaçıran isim de belli. Bunun filmin cazibesini etkilememesi gerekir. Fasandræberne'de de suçluları bilmemize rağmen geçmişin gizeminde saklı motivasyonların bilinmezliği filmi hep yukarıda tutuyordu. Oysa burada eksik birşeyler var.

Rahip kılığında ailenin güvenini kazanarak çocukları kaçıran iyi görünümlü Johannes, geçmişinden filme serpiştirilmiş flashbacklerden de anladığımız üzere sorunlu bir çocukluğa sahip. Ancak tahmin edilemez şekilde esrarengiz olmaması, üstelik filmin onu esrarengizmiş gibi pazarlamaya çalışması en önemli eksiklik. Şeytana hizmet ettiğini söyleyen Johannes'in dindar insanların elinden inançlarını almak için böyle bir yöntem belirlemesi üzerine kurulan motivasyon ise yeterince tatminkar sayılmaz. Johannes'ten bir Hannibal Lecter çıkarabileceğini düşünen film, mantıksızlıklarla dolu tren operasyonu ve hastane baskını sahneleriyle kredi notunu iyice düşürüyor. Final kapışması da hem Carl, hem de Assad açısından vasat biçimde tasarlanmış ve çekilmiş. Bu ikilinin karizmatik ve güçlü görünmelerinin istenmemesini, onları insanı açıdan seyirciye daha da yakınlaştırma politikası olarak görebiliriz. Ama bu bile onları ezikleştirmeyi gerektirmemeli.

Nikolaj Lie Kaas ve Fares Fares uyumu, ilk iki filmden nasıl biliyorsanız öyle. Oyunculuk yönünden en fazla öne çıkan ise, kaçırılan çocukların annesi Rakel rolündeki Amanda Collin olsa gerek. Filmin belki de en dikkate değer bölümü, insanların güvenini kazanmak için onların dini inançlarını kullanan (tanıdık gelmiştir!) şeytanın hizmetkarı Johannes ile, çocukları kurtarmak adına Tanrı'ya inandığını söyleyen ateist Carl arasında geçen konuşmaydı. Bana göre Flaskepost fra P, serinin en zayıf halkası durumunda. Yönetmen değişiminden ziyade Jussi Adler-Olsen'in bu defa yeterince enteresan bir hikaye yakalayamayıp, Hollywood klişeleriyle bezeli bir tembelliğe sığınmış olabileceği ihtimali söz konusu. Yine de benim gibi üzerinde ilk iki filmin hatırı bulunanlar mutlaka izleyecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder