14 Mayıs 2016 Cumartesi

Sarmaşık (2015)


Yönetmen: Tolga Karaçelik
Oyuncular: Nadir Sarıbacak, Osman Alkaş, Kadir Çermik, Hakan Karsak, Özgür Emre Yıldırım, Seyithan Özdemir
Senaryo: Tolga Karaçelik
Müzik: Ahmet Kenan Bilgiç

2010 yılında çektiği ilk uzun metrajı Gişe Memuru'ndan sonraki filmi merakla beklenen Tolga Karaçelik, yazıp yönettiği ikinci filmi Sarmaşık ile olgunluk dönemine erken adım atan sinemacılar sınıfına dahil oldu. Üzerinde haciz bulunan, armatörü de iflas ettikten sonra kaçan Sarmaşık gemisinin mürettebatı, Mısır açıklarında altı kişi dışında tahliye ediliyor. Kanunlara göre gemiyi olası tehlikelere karşı hareket ettirebilecek kişiler arasından gemi kaptanı Beybaba, makine dairesinde Kürt, mutfakta kamarot Nadir, gemiciler Alper ve Cenk, usta gemici olarak da İsmail gemide kalıyor. Bu altı kişinin hiyerarşik ilişkilerini psikolojik halleriyle birlikte işleyen film, her birinin temsil ettiği mevkileri ve değerleri günümüz Türkiye'sine uyarlamakta hiç sorun yaşamıyor. Çünkü içinde bulunduğumuz farklı mevki, makam, konumlar, hatta konumsuzluklar bile bir şekilde bu altı kişide kendini arayabiliyor. Efendi - köle, işçi - patron, zengin - fakir tipi birbirini karşılayan sınıf farkları yanında, yancı, dalkavuk, diktatör, köstebek gibi çeşitli kişilik özelliklerinin yüklendiği karakterlerin kendilerinden çok birbirleriyle olan ihtilaflarını inşa etmeye çalışan film, bu uygun ortamı hazırladıktan sonra işini iyice kolaylaştırıyor.

Tolga Karaçelik, bu politik ortam üzerine kat çıkarken elindeki altı kişilik malzemenin zenginliklerini har vurup harman savurmadan, ekonomik biçimde kullanmaya gayret ediyor. Bu sayede kurgulamayı başardığı tekinsiz ortam (denizin ortasında hareketsiz durmanın doğal belirsizliği), karakterlerin günler geçtikçe artan huzursuzlukları ile karışmaya başladıkça gerilim tırmanıyor. Bu yüzden dolaylı olarak (ya da doğrudan) Sarmaşık'a politik gerilim demek mümkün. Hem de bu türde son dönem Türk sinemasının en iyi örneklerinden biri olarak. Küçük meselelerin büyütülmesi, daha mühim meselelerin zaman geçtikçe can sıkıcı bir hal alması, bu belirsizliğin insanları germesi, ortalıkta gezinen canlı bombalar haline getirmesi filmin kendi kronolojisinde gayet iyi betimleniyor. Politik gerilim, psikolojik gerilim ile kol kola ilerliyor. Özellikle Cenk üzerinden daha sık yükselen psikolojik gerginlik, irili ufaklı patlamalarla etkisini iyice arttırarak finale doğru gerçeklikle bağlı olan iplerini birer birer koparmaya başlıyor.


Filmin Beybaba ile iktidarı, İsmail ile iktidara yakın emir kulu cenahı, Cenk ile hoyrat, umursamaz, öfkeli ama pasifize olmuş muhalif kanadı, Alper ve Nadir ile kendilerine sadece oy gözüyle bakılan "harcanabilir" potansiyeli, Kürt ile ise azınlıkları temsil eden karakter yelpazesi, Tolga Karaçelik'in ülkenin genel politik görünümünden devşirilmiş  bireysel yorumlarıyla senaryolaşıyor. Fakat Karaçelik gerginliği ve patlamayı çok iyi betimleyen sahnelere rağmen, özellikle son düzlükte halüsinasyonlara, sembollere, metaforlara dalarak, gerçeküstü kolaycılığı ile derdini ifade etmeyi seçince kendi çapını genişlettiğini düşünse de bence daraltıyor. Kesinlikle zaman kaybı olduğunu düşündüğüm bu halüsinasyon bölümleri yerine daha gerçekçi ve kendi metafor anlayışına hizmet edecek başka bir sürü sahne tasarlanabilirdi. Hatta filmin konu edildiği 120 gün, yaratıcı senarist ellerde her biri 1 saatten oluşan ve gemideki 1 günü anlatan 120 bölümlük gizemli bir diziye bile yol açabilirdi.

Senarist / yönetmen bir sinemacı, seyirciyi doğrudan oyuna dahil etmeyi değil, onu biraz zora koşmayı sever çoğu zaman. Her kafadan bir ses çıksın, herkes kendi anladığını anlasın, işine geldiği gibi yorumlasın diye film çekmesi gayet normal. Ancak bu filmden kolayca çıkarılacağını düşünen veya bilinçli olarak çıkarılmasını istemeyip çeşitli söyleşi ve röportajlara saklayan yönetmen tipi, maalesef festival filmleri klişelerinden biri haline geldi. Filmi izleyen herkesin gerekli taşları uygun yere koyacağını düşünerek sahne, metafor, sembol tasarlamak, o taşları koyamayanları dışlamak değil midir? Gemi (memleket?), salyangoz (halk?), Kürt (hayalet?), sarmaşık (??) tam olarak kimi, neyi temsil etmektedir? Elbette bunlar kör göze parmak misali işlenmesin ya da kamu spotu mesajı gibi dayatılmasın. Tolga Karaçelik o sözünü ettiğimiz sanrı anlarında çok kasıyor. Bu da filmin ayakları yere basar biçimde temsil ettiği metaforları zedeleyici bir hal alıyor. Kaba tabirle "işin suyunu çıkarıyor". Neyse ki başta Altın Portakal ve SİYAD'dan En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazanan Nadir Sarıbacak olmak üzere Kadir Çermik, Hakan Karsak ve Özgür Emre Yıldırım'ın üstün performansları, ayrıca sonrasında neler olacağını merak ettirerek çok iyi bir yerde sonlanan final sahnesi Sarmaşık'ı uzun vadede Türk sinemasının önemli filmlerinden biri yapıyor. Gişe filmlerindeki seviyesizlikleri düşününce Sarmaşık gibi yapımlara ödüllerle, övgülerle sahip çıkmamız gerektiği hatırlanıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder