17 Ocak 2014 Cuma

Captain Phillips (2013)


Yönetmen: Paul Greengrass
Oyuncular: Tom Hanks, Barkhad Abdi, Barkhad Abdirahman, Faysal Ahmed, Mahat M. Ali, Michael Chernus, Catherine Keener, David Warshofsky, Corey Johnson, Chris Mulkey
Senaryo: Billy Ray, Richard Phillips, Stephan Talty
Müzik: Henry Jackman

2009 yılında Somalili dört korsan tarafından kaçırılan Amerikan yük gemisi Maersk Alabama kaptanı Richard Phillips’in bu kaçırılma sırasında yaşadıklarının konu alındığı Captain Phillips, bizzat kaptana ait A Captain's Duty: Somali Pirates, Navy SEALS, and Dangerous Days At Sea kitabından Billy Ray’in senaryo haline getirdiği bir yapım. Tecrübeli İngiliz yönetmen Paul Greengrass’in aktüel kamerası filmin gerilim dolu anlarına gereken hakimiyeti göstererek hikayenin gerçekliğini elinden geldiği kadar yansıtmaya çalışmış. Böylece teknik açıdan film, yavan Hollywood işlerinden farklı bir kimlik kazanmış.

Bu yaşanmış hikayenin filmde yer almayan veya değiştirilen ayrıntılarını öğrenmek, filme ve Kaptan Phillips’e bakışı etkileyebilir. Bunlar bilinmeden izlendiğinde ise Phillips, kendini feda edip korsanları filikayla gemisinden ve mürettebatından uzaklaştıran kaptan kontenjanından kahramanlığını ortaya koyuyor. Yakın tarihin önemli rehine kurtarma operasyonlarından biri olan bu olayın yorumlandığı film, korsanların Maersk Alabama’nın peşine düştükleri andan finale kadar “nefes kesen kurtarma operasyonu” basmakalıplığının tüm gereklerini yerine getiriyor. Greengrass biraz da kurnazlık yaparak gerilimi uzatmak adına kimi anlarda filmi sarkıtabiliyor. Özellikle Phillips’in filikadan kaçma teşebbüsleri buna örnek olabilir. Zaten tümüyle bu kaçırılma / kurtarılma üzerine yoğunlaşılması filmin aksiyon boyutuna abandığı için, bu tip hamleler filmi uzatmaktan başka işe yaramıyor.


Captain Phillips uzun süre politik duruşunu seyirciye bırakmış gibi ilerlerken, korsanların lideri konumundaki Muse ile Phillips arasındaki bazı diyaloglarla işi şansa bırakmamayı tercih ediyor. Muse’un gemi kaçırmaktan başka seçenekleri olabileceğini dile getiren Phillips ile, o seçeneklerin sadece ABD’de yaşayanlar için geçerli olduğunu savunan Muse arasında global düzeye çekilmeye çalışılan sistem yergisi sözlere dökülmüş oluyor. (Korsanların aksanlı ama fazla sinematik İngilizceleri de epey sırıtıyor bu arada). Korsanların daha farklı güçler tarafından kullanılan birer maşa, ABD ordusunun tek bir vatandaşı için bile seferber olduklarını bir kez daha görüyoruz. Kabak tadı veren bu yöntem, iki tarafın da belli noktalarda haklı olduklarını sanki ilk kez keşfediyormuş gibi sunuyor. Gemi ya da uçak kaçırmanın meşrulaştırılamazlığına karşılık, ABD’nin Ortadoğu ve Afrika politikalarının sakatlıklarına sadece çok uzaklardan el sallıyor.

Bu karşılıklı olumsuzlukları bir teraziye koyup kendi kahraman ve kahramanlıklarını palazlayarak pazarlayan Hollywood bu tip filmler ürettikçe “propaganda, günah çıkarma, vicdan temizleme, politik tabanlı olaylara objektif bakabilme” klişelerini eleştirmen ve seyircilere papağan gibi tekrar ettiriyor. Bloody Sunday’in öfkeli ve duyarlı İngiliz yönetmeni Paul Greengrass, her şeyi bir kenara koyarak uzun süredir hayranı olduğu Amerikan donanmasını ve Hollywood tarzı politik aksiyon bileşenlerini övmeye bir kez daha soyunuyor. Tom Hanks adının da ayrıca verdiği gazla (ve tabii kendisinin türlü lobi faaliyetleriyle) Captain Phillips, Greengrass’i ne batıran, ne de yücelten bir film. Bana göre ortada öyle adaylıklar, ödüller fırtınası estirecek bir durumu da yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder