23 Aralık 2012 Pazar
Taken 2 (2012)
Yönetmen: Olivier Megaton
Oyuncular: Liam Neeson, Maggie Grace, Famke Janssen, Rade Serbedzija, Leland Orser, Jon Gries, D.B. Sweeney, Luke Grimes
Senaryo: Luc Besson, Robert Mark Kamen
Müzik: Nathaniel Méchaly
Taken 2’de Pierre Morel’in 2008’de yönettiği ilk filmden sonra bu defa kamera arkasına geçen isim Olivier Megaton. Senaryo ise ilk filmde de gördüğümüz Luc Besson ve Robert Mark Kamen’a ait. Bazı istisnalar hariç, burada da gelenek bozulmuyor ve kötü bir devam filmiyle karşılaşıyoruz. İlk filmde kızı fuhuş mafyası tarafından kaçırılan eski CIA ajanı, yeni güvenlikçi Bryan Mills, nefes kesen bir takiple Paris’i birbirine katıp kızını kötü adam ordusundan kurtarıyordu. Taken 2 ise, ilk filmde Mills’in eşek cennetine yolladığı kötü adamlardan birinin babası olan Murad’ın intikam için kahramanımızın peşine düşmesini anlatıyor. Kızı ve eski karısıyla İstanbul tatiline çıkan Mills’in izini bulan Murad’ın onları kaçırması fakat Kim’in bir şekilde kurtulup babasıyla irtibata geçerek kurtarma operasyonuna katkıda bulunması, sıkıcı ilk yarım saatin ardından beklenen aksiyonu da beraberinde getiriyor. Ancak ilk filmin yarattığı doygunluk ve kendi başına konu, yönetim ve tasarım olarak çok zayıf seyreden bir film oluşu Taken 2’yi sanki DVD raflarını hedefleyen, başrolü değiştirilmiş kıytırık devam filmleri havasına sokuyor.
Sürekli göze sokulan çarşaflı kadınlar, Murat 131 polis arabaları, sınırı bekleyen Erdal Bakkal, İstanbul’da film çekmenin başlıca kriteri olan damda kovalamaca sahneleri ve daha pek çok yerel ayrıntı hakkında sosyal medyada fazlasıyla espri yapıldı. Luc Besson ve ekibinin oryantalist sığlıkları İstanbul’un itibarını zedeliyor şeklindeki saçma gerekçelerden bağımsız olarak düşünüldüğünde bile kötü çekilmiş bir film var ortada. Olay İran’da geçmiş olsa bile fayda etmezdi. Mills’in kızına bulundukları yeri tarif ederken GPS cihazlarını bile kıskançlıktan çatlatacak yöntemleri, mahalle arasındaki internet kahve(!)nin işletmecisi tipli, karizma yoksunu tombiş kötü adamla hamamdaki göbek taşında yapılan final dövüşü ve baş kötüyle yapılan yavan final hesaplaşması, Taken 2’yi kendini fazla ciddiye alırken komik duruma düşen filmler kategorisine sokuyor bana göre. Murad’ın iki oğlu daha olduğunu öğreniyoruz ve bu durum bizi Taken’ın posasının henüz çıkmadığı yönündeki saçma fikre ulaştırıyor.
Peki ilk Taken neden bu kadar sevilmişti? Evet belki alışılmadık bir konuyu alışılmadık bir biçimde işlemiyordu. Ama kızını kurtarabilmek için becerikli bir adamın neler yapabileceğine dair müthiş bir macerayı, gerilim dozu iyi ayarlanmış takip rotasıyla ve stilize aksiyon sahneleriyle paketleyip gişelerin önüne bırakabilmişti. Ne istediğini bilen insanların paralarının karşılığını ödemişti. Bryan Mills karakterine bu tip aksiyonların katabileceği azami ruhu katan Liam Neeson’ın karizmasını da farklı bir kulvarda iyice cilalamıştı. Oysa bu film, temelini zorlama bir intikam planı üzerine oturtan asalak bir mirasyediden başkası değil. Luc Besson, senaryosunu yine Robert Mark Kamen ile beraber yazacağı Taken 3’ü şimdiden duyurdu. Murad’ın oğullarının bu defa kimleri kaçıracağı (Kim’in erkek arkadaşının da aileye dahil olduğunu düşünürsek) sürpriz değil elbette. Asıl sürpriz, bu kadar sıradan bir devam filminden sonra hala üçüncüsünün çekilmesinin planlanması.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder