4 Mart 2009 Çarşamba

The Signal (2007)


Yönetmen: David Bruckner, Dan Bush, Jacob Gentry
Oyuncular: Anessa Ramsey, Sahr Ngaujah, AJ Bowen, Matthew Stanton, Justin Welborn, Cheri Christian
Senaryo: David Bruckner, Dan Bush, Jacob Gentry
Müzik: Ben Lovett

Cep telefonlarının, radyoların ve televizyonların yaydığı tuhaf bir sinyal yüzünden insanların durduk yere birbirlerini öldürmelerini konu alan, üç tuhaf bölümden oluşan, özellikle Shaun Of The Dead kıvamındaki ikinci bölümü ile tuhaf derecede komik olan Sundance çıktısı tuhaf bir film The Signal. Bu kadar “tuhaf” tabirine sahip bir filmin seveni çok olur ve ben de genel olarak o sevenlerden biriyim. Ama tuhaf bir biçimde bu filmi sevemedim. Sebebi de, ne kadar birbirinden kopuk olursa olsun, bir şekilde kendi varlık nedenini en azından bu bölümlerin birinde daha belirgin şekilde sunmalı, ya da ima etmeliydi. İma ettiyse ve ben anlamadıysam sorun yok tabi. İlk bölüm, sinyalin yayılmaya başlamasından sonra insanların birbirlerini fütursuzca harcamaları üzerine pekala etkili bir gizem halesi ve bolca kan, ölüm tasarlamış. İkinci bölüm sanki bambaşka bir gore komedinin başlaması ile ilk bölümün sağlamaya çalıştığı gizem üzerine sünger çekip, saldım çayıra, George A. Romero kayıra misali acayip, ama bir o kadar da keyifli bir izlenceye, halüsinasyonların gerçek (!) ile iç içe geçmesi ile tamamen parodiye dönüşmüş.

Son bölümde ise başlangıçtaki aşk üçgenine odaklanarak tekrardan ve sanki o matrak ikinci bölüm hiç yaşanmamış gibi yaparak köprüden önceki son dram çıkışına sapmış. O sinyal neydi, nereden geldi, kim gönderdi gibi sorularla uğraşırken de zaten film bitiyor. Belki bitmeden evvel bu soruları kendine göre cevaplamıştır. Ama şahsen ben o kadar dağılmışım ki, o saatten sonra Matrix: Reloaded’ın mimarı gelip durumu izah etse dahi pek bir şey anlayabilir miyim ya da mimar kendi mantığına göre bu üç bölümü birbirine bağlayabilir mi meçhul. Gerçi devamı düşünülüyormuş. Temennim, gereksiz bir The Signal üçlemesi ile Sundance gibi saygın bir organizasyonun fazla meşgul edilmemesi, bu fikrin sadece fikir olarak kalması yönünde. Her şeye rağmen bu üç bölüm arasında favorim, tüm tuhaflığıyla ikinci bölümdür. Tabi açılışta sinyalden önce TV’de izlenen filmin, yönetmene ait bir kısa filmden alınma bölüm olarak konmasını da çok orijinal bulduğumu eklemek isterim. Zira film bitince, keşke film başladığı gibi sürseymiş diye düşündürmedi değil o ürküten atmosfer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder