11 Aralık 2021 Cumartesi

7 Prisioneiros (2021)

 
Yönetmen: Alexandre Moratto
Oyuncular: Christian Malheiros, Rodrigo Santoro, Vitor Julian, Lucas Oranmian, Clayton Mariano, Josias Duarte
Senaryo: Thayná Mantesso, Alexandre Moratto

Bir Brezilya köyünde yaşlı annesi ve iki kız kardeşiyle yaşayan 18 yaşındaki Mateus, ailesine daha iyi bir yaşam sunmak için bir aracı vasıtasıyla São Paulo'daki bir hurdalığa çalışmaya götürülür. Beraberinde kendi yaşlarında dört genç daha vardır. Hurdalığın patronu Luca başta yardım sever görünse de, çalışanlara ödeme yapmayınca, üstüne bir de onları borçlu çıkarınca gençler ayrılmak ister. Ama Luca şiddet ve baskı uygulayarak, geride bıraktıkları ailelerine zarar vermekle tehdit ederek onları hurdalığa hapseder. Mateus bir yandan kurtulmanın yollarını ararken, bir yandan da değer verdiği ailesini korumak için ortama uyum sağlamaya çalışır. Yapımcıları arasında Cidade de Deus (2002) ve The Constant Gardener (2005) gibi iki önemli filmi yönetmiş, son zamanlarda kendini daha çok yapımcılığa ve televizyon projelerine vermiş olan Fernando Meirelles'in de yer aldığı 7 Prisoneiros, henüz ikinci uzun metrajını çeken Alexandre Moratto'nun yönettiği bir suç dramı. Senaryosunu da Thayná Mantesso ile birlikte yazan Moratto, ilk filmi Socrates'te de onunla çalışmış, hatta bu filmin başrolündeki Christian Malheiros ile tekrar buluşmuş. Venedik Film Festivali'nde Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü kazanan yapım, güçlü ve güncel mesajlarıyla dikkat çekiyor.

Dünyanın pek çok yerinde duyduğumuz, okuduğumuz insan kaçakçılığı meselesinin Brezilya ayağında kullanılan çeşitli yöntemlerden birini senaryolaştıran Moratto, bu trafikten kurtulmuş bazı işçilerin deneyimlerinden yola çıkarak merkeze aldığı Mateus üzerinden kurguladığı hikayesinde, bu insanların nasıl ağa düşürüldüğü, nasıl ve ne şartlarda ücretsiz çalıştırıldığına dair gerçekçi bir profil çıkarıyor. Tarlalarda işçi olarak çalışırken, büyük şehire gidip daha iyi imkanlarla daha fazla para kazanarak mühendis olmayı hayal eden Mateus ve arkadaşlarının bir anda köle ya da mahkuma dönüştürülmeleri, hem psikolojik, hem de bedava işçi çalıştırmaktan kaynaklı ekonomik çıkar yönünden etkileyici bir gerçeklikle işleniyor. Zorbalıkla emeğin sömürülmesi neticesinde bu genç emekçilerin kurtulma mücadelesine dönüşeceğini beklediğimiz film, kurtulma girişimleri ve kendi iç dinamiklerindeki çatlamalarla yeterli bir süre ilgilendikten sonra yavaş yavaş tek meselesinin bu olmadığını, daha derinlere inmek istediğini göstermeye başlıyor. Luca figürüyle tipik baskıcı patron, Mateus ile de hakkını arayan sömürülmüş emekçi canlandırmasında bulunsa da, bu karakterler özelinden genele ulaşma yolunda doğru adımlar atıyor.


7 Prisoneiros aslında güçlü bir dönüşüm hikayesi. Hurdalıkta çalışmaya başladığı ilk zamanlar hakkının yenmesini hazmedemeyen, kaçmaya çalışan Mateus, artık bu mahkumiyetten kurtulamayacağı düşüncesine yenik düşmeye başlayınca uyum sağlama yoluna gidiyor. Sadece kas gücünün değil, oyun ne olursa olsun onu kuralına göre oynamanın psikolojik gücüyle ayakta kalabildiği bir kurtlar sofrasında olduğunun farkına varıyor. Bu farkındalık ile kendini sindiren sistemin suyuna gitmek ya da o sistem tarafından yutulmaya razı olmak şeklinde bir taraf belirleyen Mateus, bu rızasının meyvelerini de almaya başlıyor. Önce kendisini sömüren sistemin başındaki unsurun güvenini kazanmak, sonra o çarkın önemli bir dişlisi, akabinde de yeni unsuru olmak her dişlinin yapabileceği bir şey değil. Moratto basit bir hurdalıkta işleyen sistemden hareketle, iş dünyasındaki ve suç dünyasındaki paralellikleri, sömürü düzenini ve farklı bireylerin bu düzen içinde var ya da yok oluşlarını analiz ediyor. İnsan kaçakçılığının boyutlarının bu hurdalıkla sınırlı kalmadığını, uluslararası insan trafiğinin türlü suç sektörlerine kaynaklık ettiğini, bunun arkasındaki güçlerin de politik bağlantılardan doğrudan ve dolaylı yollarla beslendiğini ya da direkt o gücün kendisi olduğunu sağlam zeminlere oturtuyor.

Brezilya coğrafyasından çıkan yapımlara gerçeklik katan salaşlık ve sefalet, 7 Prisoneiros'un da hücrelerinde dolaşıyor. Gelir dağılımı arasındaki uçurum neticesinde ortaya çıkan türlü suç hikayelerine ev sahipliği yapan bu coğrafya sineması Anjos do Sol (2006) gibi trajedilerle örülü ya da O Homem Que Copiava (2003) gibi mizah ve romantizm soslu dinamik yapımlar üretme başarısıyla, türü ne olursa olsun ağır sefalet altında ezilen karakterlerin çıkış yollarına veya çıkışsızlıklarına dair güçlü hikayeler barındırıyor. Özellikle Cidade de Deus ile önemli bir kırılma noktası yaşayan Brezilya sineması, ülkenin suç batağında debelenen karakterlerine bakışında mühim sinematik gelişmeler kaydetti. 7 Prisoneiros da bu ekolün dinamik, dramatik, trajik donelerinden faydalanmasını bilen bir film. Çoğu sahne, çoğu mekan, bir film setine dönüştürüldüğünü unutturacak derecede sahici. Polisinden politikacısına, yozlaşmış bir sistemin karşısında durmak ile onun bir parçası olmak arasında seçim yapmak durumunda kalan Mateus'un ikilemine bulunan çözüm ise belki de filmin en güçlü mesajı. Mateus'a sunulan seçenek ve onun seçimi, finale doğru çok iyi döşenmiş yolun aslında bir sonu olmadığını, başka yollara bağlandığını gösteren nitelikte. Socrates'ten sonra ikinci başrolüyle Mateus rolündeki Christian Malheiros ve Luca'yı canlandıran tecrübeli aktör Rodrigo Santoro'nun uyumlu birliktelikleriyle güçlenen 7 Prisoneiros, girişi, gelişmesi ve sonucuyla amacına ulaşmış bir film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder