20 Eylül 2019 Cuma

Matangi/Maya/M.I.A. (2018)


Yönetmen: Steve Loveridge
Müzik: Dhani Harrison, Paul Hicks

18 Temmuz 1975 doğumlu Mathangi "Maya" Arulpragasam ya da şov dünyasının onu tanıdığı ismiyle M.I.A.'in büyük çoğunluğu küçüklüğünden beri kendi çektiği arşiv görüntülerinden oluşan belgeseli Matangi/Maya/M.I.A., ünlü pop yıldızının hayatına çarpıcı bir bakış niteliğinde. Londra'da doğan, henüz altı aylıkken ailesiyle memleketi Sri Lanka'ya dönen, dokuz yaşında Sri Lanka'dan yine ailesiyle birlikte önce Hindistan’a oradan tekrar Londra’ya sığınmacı olarak göç eden M.I.A. (ki bu isim yaşadığı Londra muhitine bir gönderme olan "Missing in Action'ın kısaltması), burada Central Saint Martins Sanat Okulunda güzel sanatlar, sinema ve video eğitimi alıyor. Asıl niyeti belgesel yönetmenliği yapmak iken Londra'daki sokak kültürü ve hip hop hareketliliğinden çok etkileniyor ve aynı okuldaki müzisyen bir arkadaşıyla demolar yapmaya başlıyor. Şarkı yazmadaki yeteneği de anlaşılınca ve Diplo takma adlı yetenekli bir DJ ile tanışınca ilk single'ı Sunshowers'ı 2004'te, babasının adını verdiği ilk albümü Arular'ı 2005'te çıkararak müzik dünyasına adımını atıyor. (İkinci albümü olan Kala ise annesinin adı.) Şöhret merdivenlerini tırmanmaya başlamasına rağmen M.I.A. hiçbir zaman geçmişini unutmuyor, inkar etmiyor, hatta iç karışıklıklarla boğuşan ülkesi Sri Lanka'daki akrabalarını sık sık ziyaret ediyor.

Sri Lanka'daki en önemli hükümet karşıtı Tamil örgütlenmelerinden biri olan Eelam Revolutionary Organisation Of Students (EROS) lideri ve Sri Lankalı ayrılıkçı Tamil Kaplanları’nın kurucusu olan babası Arul Pragasam'dan çok etkilenen M.I.A., ünlü bir müzisyen olmadan önce bile kendine politik bir duruş belirlemişti. Ünlü olduktan sonra ise birçokları gibi şımarıp aslını inkar etmektense bu siyasi köklere daha fazla sahip çıktı. Üstelik sahip olduğu bu ünü her fırsatta Sri Lanka'da yaşanan baskı ve zulümü tüm dünyaya duyurabilmek için kullandı. Her konserinde, katıldığı her televizyon programında bu coğrafyaya karşı bir farkındalık yaratmaya çalıştı. Belgeselde bu çabalarından örnekler de görüyoruz. Fakat ya yeterince dikkate alınmıyor, ya da hiç dikkate bile alınmıyor. Muhalif kimliğiyle bilinen Bill Maher bile Amerikan medyasının "izle unut" mantığına istinaden programına katılan M.I.A.'nin ülkesinde yaşananları çok fazla kafaya takar bir tavır sergilemiyor. Ateş düştüğü yeri yaktığı için Sri Lanka'yı hiç kimse (hele de Amerikalılar) umursamıyor. Öyle ki, artık onun bu politik duruşundan sıkılan bazı popüler medya organları M.I.A.'ye hiç bulaşmıyorlar. Tüm bunlara rağmen kendi şöhret çeperlerini bu uğurda sonuna kadar kullanmaktan hiç vazgeçmiyor.


M.I.A. bir pop yıldızı olmanın ötesinde, tutkulu bir aktivist olarak da ün yapmış bir kadın. Sadece ülkesindeki iç karışıklıklarla değil, tüm dünyayı ilgilendiren çevre sorunlarıyla da yakından ilgili. Küresel ısınmaya, geri dönüşüm sorunlarına, hükümetlerin yanlış çevre politikalarına sessiz kalmıyor. Kendisi de bir mülteci olduğu için son yıllarda artan bu soruna karşı da kayıtsız kalmayan şarkıcı, yazdığı şarkılarında, yönettiği kliplerinde popülaritesini bir araç olarak kullanarak mesajlarını iletiyor. Bu popülaritesi ona Oscar ve Grammy adaylıkları, Madonna ve Nicki Minaj ile 2012'de Super Bowl devre arasında sahneye çıkma fırsatı bile getiriyor. Ama şarkının kendine ait bölümünde kameralara orta parmağını gösterince Amerikan Ulusal Futbol Ligi NFL, milyonlarca seyircinin canlı izlediği bu etkinliğin saygınlığına gölge düşürdüğü gerekçesiyle kendisine $16.6 Milyon tutarında tazminat davası açıyor. Neyse ki sonradan bir uzlaşma zemini bulunuyor. Ama şöhretin ne kadar kaygan yollar üzerinde olduğu, M.I.A.'nin da şöhret kimliğinden ziyade toplumsal duyarlılığa sahip bir aktivist kimliğine çok daha yatkın bir mizaçta olduğu bu sayede yine ortaya çıkıyor.

2018 Sundance Film Festivali'nde En İyi Belgesel Jüri Özel Ödülü alan Matangi/Maya/M.I.A., bitmemiş bir hayat hikayesinden çarpıcı kesitler sunan kişisel bir yapım. Ona pek iş düşmemiş gibi dursa da Steve Loveridge'ın yönettiği ilk film. Medya arşivleri haricinde tamamı amatör kamerayla çekilmiş görüntülerin oluşturduğu doğal atmosfer M.I.A.'nin otobiyografik hassasiyetleri için biçilmiş kaftan. Aslında tıpkı yaptığı müzikte olduğu gibi elektronik seslerle yoğrulmuş deneysel pop ve hip-hop ritimleri üzerine kısa, zeki ve politik hicivler içeren liriklerden vücut bulan bağımsız ruh, bu belgesele de benzer bir karışım olarak yansımış. 2016 yılında çıkan AIM albümünün ardından müzik endüstrisindeki sansür yüzünden motive olup yeni şeyler üretemediği gerekçesiyle müziği bir süre bıraktığını açıklayan M.I.A., kendini ifade etmeyi sürdürmek için başka bir yol bulması gerektiğini inanıyor. Bunu belgeselde de görsek iyi olurdu. Belki de erken yapılmış bir belgesel bu. Zira M.I.A.'nin daha çok önemsenmeyi bekleyen beş albümü, onlarca single'ı, görülmeye değer video klipleri, muhalif bir kişiliği, toplumsal meselelerde aktif rol oynayan fikirleri ve eylemleri var. Belki ilerde bunların üstüne yenileri eklenecek. O zaman yıllar sonra bu belgeselin daha fazla politik olması muhtemel devamını da isteyebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder