9 Şubat 2015 Pazartesi

La isla mínima (2014)


Yönetmen: Alberto Rodríguez
Oyuncular: Javier Gutiérrez, Raúl Arévalo, Nerea Barros, Jesús Castro, Antonio de la Torre, Adelfa Calvo, Beatriz Cotobal, Salva Reina
Senaryo: Alberto Rodríguez, Rafael Cobos
Müzik: Julio de la Rosa

1980 yılında geçen La isla mínima, birbirlerine zıt iki dedektif olan Juan ve Pedro'nun 15 ve 17 yaşlarındaki iki kızkardeşin kayıp vakasını araştırmak üzere taşraya gönderilmelerini konu alıyor. Bulundukları civarda hafifmeşrep olarak anılan kardeşler çok geçmeden vahşice işkence görüp tecavüze uğramış şekilde ölü bulunuyorlar. Kasabada kısa bir süre önce benzer bir cinayet daha işlendiği anlaşılınca dedektifler bazı şüpheli olayların izini sürmeye başlıyor. Baskıcı Franco döneminden yeni çıkmış İspanya'nın bunalımlı atmosferini bir taşraya taşıyan film, genel anlamda dönemin politik yapısından bağımsız bir polisiye gerilim başarısı taşıyor. Ama Juan'ın karanlık polis geçmişi ve Pedro'nun tayin bekleyen isyankar memur özelinde bu sancılı geçiş dönemine anlamlı vurgular da yer buluyor. Juan ve Pedro arasındaki patlamaya hazır ideolojik farklılıklara gem vurulmaya, bu gizemli seri cinayetler davasına odaklanılmaya çalışılması da bilinçli olarak senaryoya yediriliyor.

İspanya'nın en prestijli sinema organizasyonu olan Goya 2015'te, En İyi Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Erkek Oyuncu (Juan rolündeki Javier Gutiérrez), Yeni Kadın Oyuncu (kızların acılı annesi Rocío olarak izlediğimiz Nerea Barros), Görüntü Yönetimi, Sanat Yönetimi, Kurgu, Müzik, Kostüm olmak üzere tam 10 dalda ödül kazanan La isla mínima'nın senaryosu Alberto Rodríguez ve Rafael Cobos'a, yönetmenliği de Rodríguez'e ait. Bu ikili Goya 2013'te de Unit 7 filmleriyle En İyi Senaryo ödülünü evlerine götürmüşlerdi. La isla mínima gerçekten iyi bir film. Bu 10 ödüle kalem kalem baktığımızda (tabii rakip filmleri izlememiş olmakla birlikte) hepsini hak ettiğini söyleyebiliriz. Özellikle iki başrol oyuncusu Javier Gutiérrez ve Raúl Arévalo'nun bireysel ve ikili performansları ile, 1980 yılının dönem unsurlarını yansıtan başarılı detaylarıyla, politik hararetini hikayesinin önüne geçirmemesiyle ve finale kadar sürüklediği bu gizemli hikayesini kurgulayış biçimiyle etkileyici bir yapım. Ama...

90'lardan itibaren Se7en ile birlikte uyumsuzluktan uyum yakalayan iki ortağın çözmeye çalıştığı seri cinayetler konulu o kadar fazla film izledik ki, bir çoğumuz bu tip filmlere dair bir kullanma kılavuzu bile hazırlayabiliriz. Salinui chueok'tan True Detective'e birçok farklı milletten, farklı formatlarda yorumlara tanık olduk ve yükselen seyirci çıtamız artık bu yapımlarda bizi deyim yerindeyse mızmızlaştırıyor. La isla mínima, iyi sürüklediği polisiye gizem öyküsünün dramatik kablolarını sağlam bağlamasına rağmen suçlu ya da suçluların belirlenme / cezalandırma aşamasında önemli eksiklikler veya muğlaklığını korumaya çalışma gayretiyle tatminsizlikler yaşatabiliyor. Düğümler çözülmüşken onları anlaşılır biçimde tekrar düğümleyen başarılı şok finallere öykünme neticesiyle havada bırakılan birtakım detayların (şapkalı adamın akıbeti, gazetecinin tab ettirdiği fotoğraf, Juan'ın geçmişiyle ilgili cinayet mevzusunda yaşanılan ters köşe kararsızlığı vs.) altından tatminkar biçimde kalkılmamış denebilir. Elbette bu tip filmlerin senaryoları, herşeyi en ince detayına kadar çözmek zorunda değildir. Hatta çözümsüz bıraktıklarıyla şimdiden efsaneleşmiş örnekler vardır. Ancak La isla mínima, eksiklik olarak görülebilecek bu detayları biraz daha netleştirdikten sonra düğümleyebilirdi. Böylesi göreceli tatminsizliklere rağmen mutlaka görülmesi gereken bir film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder