5 Ocak 2012 Perşembe

Revenge: A Love Story (2010)


Yönetmen: Ching-Po Wong
Oyuncular: Juno Mak, Sola Aoi, Siu-hou Chin, Tony Ho, Tony Liu
Senaryo: Lai-yin Leung, Ching-Po Wong, Juno Mak
Müzik: Dan Findlay

Hong Kong, hamile kadınları öldürüp karnındaki bebekleri çalan seri katil cinayetleri ile çalkalanmaktadır. Kit adındaki genç katil bir süre sonra yakalanır. Ama yakalandıktan sonra benzer bir olay daha gerçekleşince polisin kafası karışır. Kit'in geçmişine döndüğümüzde ise olayların gerisinde çok trajik sonuçları olacak naif bir aşk öyküsünün yattığını görürüz.

Hong Konglu yönetmen Ching-Po Wong'un beşinci filmi olan Revenge: A Love Story, filmin başrolü Kit'i canlandıran genç oyuncu Juno Mak'ın hikâyesinden Ching-Po Wong ve Lai-yin Leung'un senaryolaştırdığı sert bir dram. Tabiî sözkonusu Hong Kong olunca bir parça aksiyon da olmazsa olmaz. Gizemli bir seri katil filmi olarak başlayan, daha sonra Kit'in geçmişine gidip sevdiği lise öğrencisi Wing ile yaşadıklarıyla kırılgan bir aşk hikâyesine dönüşen, iki sevgilinin başına gelen talihsizliklerden sonra soluğu ipini koparan bir intikam yapımı olarak alan Revenge: A Love Story'nin, istismar sinemasının ekmeğinden geçinen bir örnek olduğu su götürmez. Karnı deşilip bebeği çıkarılmış hamile kadınlar, gizem dolu bir katil, yozlaşmış polisler, tecavüz, işkence ve kavga sahneleri filmin kategorisini hemen belli ediyor.


Özellikle Güney Kore sinemasının neredeyse bir "İntikam Sineması" alt türü oluşturmasını sağlayan sınır tanımazlığına doymuş seyirci için hiç de farklı kumaşı olmayan intikam matematiğini de eklersek film kulağa rahatlıkla vasatın altı gibi gelecektir. Zaten sonlara doğru intikam üzerine verilen mesajın da pek tadı yok gibiydi. Gerçi tam olarak ne mesaj verildi ya da alınan mesajın arınma ve affetme üzerine sahip olmaya çalıştığı duruş amacına ulaştı mı tartışılır. Fakat dümendeki Ching-Po Wong'un bu vasatlığı stil arayışları (ve buluşları) ile aşmaya çalışması çoğunlukla olumlu sonuçlar veriyor. Sadece stil kaygısı taşıyan bir yönetmenin elinde bildik bir hikâyenin sömürüldük bir versiyonunun çekilmesi o filmi ekran karşısında çekilir kılıyor. Yoksa ne yukarıda saydığım bazı sebepler yüzünden, ne dokuz canlı iyi (kötü) adam profilinin işlediği vahşi cinayetleri doğru dürüst bir zemine oturtamamasından, ne de mantık hatalarını o övülen stilinin önüne geçirememesinden ötürü izlenmemesi çok büyük kayıp sayılmayacak bir film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder