Yönetmen: Emilie Blichfeldt
Oyuncular: Lea Myren, Ane Dahl Torp, Thea Sofie Loch Næss, Flo Fagerli, Isac Calmroth, Malte Gårdinger, Ralph Carlsson
Senaryo: Emilie Blichfeldt
Müzik: John Erik Kaada, Vilde Tuv
Dul Rebekka, kızları Elvira ve Alma ile beraber evlendiği soylu dul Otto'nun konağına yerleşir. Otto'nun da güzeller güzeli Agnes adında bir kızı vardır. Kısa bir süre sonra Otto ölünce onun servet yerine borç bıraktığını öğrenen Rebekka, öfkesini Agnes'ten çıkarır. Onu hizmetçi yapar. Bu arada yakışıklı prens Julian, evleneceği kızı seçmek için bir balo düzenleyecektir. Rebekka büyük kızı Elvira'yı baloya hazırlayıp prense beğendirmek için her şeyi göze almıştır. Saf Elvira da bu uğurda görünüşüne yönelik her türlü işleme razı olur. Ama bu süreç prensle evlenmeyi bir saplantı haline getiren Elvira için tehlikelerle doludur. Birkaç kısa film sonrası ilk uzun metrajını yazıp yöneten Emilie Blichfeldt, Den stygge stesøsteren (The Ugly Stepsister) adını verdiği filmini Külkedisi masalının serbest bir uyarlaması olarak gerilim, kara komedi, body horror sularında yüzdürüyor. Masalın kalıbını kabaca ele alan, karakterleri ve hikayeye verdikleri ağırlığı dönüştürüp Cinderella yerine Elvira perspektifinden bakan film, böylelikle bu mutlu sonlu masala daha karanlık açılardan bakarak depresif, tekinsiz, sert, aynı zamanda zarif ve stilize bir karakter kuşanıyor. Modern ve çarptırılmış bir serbest uyarlama olarak masalsı dönem atmosferini günümüz güzellik hassasiyetleri ile çok uyumlu hale getiriyor. Ton olarak gerilim ile dram arasında gidip gelirken, kasıtlı olmadığını düşündüren bir kara mizahı da nadiren ortaya çıkardığı oluyor.
Orijinal Külkedisi masalında prensle evlenmek için annelerinin boyunduruğunda bir yandan baloya hazırlanan, bir yandan da Külkedisi'ne zorbalık yapan iki kız kardeş, filmde Elvira ve Alma olarak karşımıza çıkıyor. Alma'nın baloyla hiç işi olmadığı gibi, Agnes'e zorbalık yapmak şöyle dursun, içine kapanık, naif bir kız olarak resmedilmiş. Blichfeldt'ın filmin başrolü olarak Elvira'yı seçmesi, söylemek istedikleri için biçilmiş kaftan. İki kız kardeş arasında bir rekabetten ziyade prensle evlenmeyi saplantı haline getiren Elvira ve Külkedisi konumundaki güzel Agnes arasında bir rekabetten daha fazla verim alıyor. Annesi Rebekka'nın hırs dolu desteğini arkasına alan Elvira'nın baloya giden süreçteki güzellik yolculuğu, günümüz genç kızlarının beğenilmek uğruna bedensel dönüşümlere kapı açmalarına benziyor. Dönemin imkanlarına binaen bu dönüşümler çok daha tehlikeli, riskli, dolayısıyla body horror sınırlarına dayanan çözümler içeriyor. Blichfeldt da arzu ettiği cesareti, sertliği, gerilimi buradan devşiriyor. Ama bunu yaparken işin psikolojik gerilim yönünü de yadsımayıp Elvira'yı kötü bir karakter olarak değil, manipüle edilmiş, saf, itaatkar bir genç kız şeklinde konumlandırıyor. Hatta güzellik yönünden hiç de eksik değil. Blichfeldt, Elvira'yı canlandırması için güzel bir kız seçerek, filmin adını da "Çirkin Üvey Kardeş" olarak belirleyerek belki de güzel olmanın bazı insanlara yetmediğinin, hep "daha güzel" olmak isteme doyumsuzluğunun, bu uğurda burnunu kırdırmanın veya bağırsak kurdu yutma gibi bir sürü tehlikeli tercihin normalleştirildiğinin altını çizmeye çalışıyor denebilir.
Blichfeldt'ın senaryo tercihleri ve rejisi sanki ilk filmden ziyade üzerinden birkaç film geçmiş gibi tecrübe barındırıyor. Coralie Fargeat'ın The Substance'ta ilham aldığı referansların fazlalığı kadar olmasa da kadının kendi bedeni üzerindeki tahakkümü, güzellik uğruna aşılan sınırlar, beğenilme arzusunun yol açtığı tehlikeler hakkında genleriyle oynanmış bu masalın yapabileceği pek çok fikri hayata geçirebiliyor. Külkedisi masalının bazı detaylarına (örneğin her ne kadar gösterilmese de balkabağının arabaya dönüşüp Agnes'i baloya götürmesi) üstünkörü bakılması filmin ana eksenine zarar vermiyor. Ama yine de filmin gerçekçi anlatımı yanında biraz sakil de kalıyor. Zira böyle fantastik ayrıntılara hiç gerek olmayan bir ton mevcut. Öyle ki, yer yer gotik bir ambiyans da içerse, ayakları yere basan bu anlatım Elvira'nın dramının keskinleşmesine, rahatsız edici hale gelmesine çok faydalı oluyor. Tecrübeli görüntü yönetmeni Marcel Zyskind'in filmin ruhuna uygun yer yer boğucu, karanlık, depresif, buna rağmen estetik ve masalsı katkısı etkileyici. Tüm bu olumlu unsurların tam ortasında Elvira rolündeki genç oyuncu Lea Myren'in çok çarpıcı performansı adeta pastanın üstündeki çilek gibi duruyor. Elvira'yı aynı anda hem mağdur, hem kötü, hem saf, hem kurnaz, hem de korku/gerilim unsuru şeklinde tasarlamış olan Emilie Blichfeldt için çok yerinde bir seçim. Blichfeldt ise az önce adı geçen Coralie Fargeat'ın ilk filmi Revenge sonrası sınırlı bir kesim tarafından gelecek vaat eden bir yönetmen olarak görülmesine benzer şekilde bu ilk filmiyle kendi geleceği için benzer beklentilere kapılarını açan bir yönetmen.