18 Ekim 2024 Cuma

The Wasp (2024)

 
Yönetmen: Guillem Morales
Oyuncular: Naomie Harris, Natalie Dormer, Dominic Allburn, Leah Mondesir-Simmonds, Olivia Juno Cleverley
Senaryo: Morgan Lloyd Malcolm
Müzik: Adam Janota Bzowski

Morgan Lloyd Malcolm'un yazıp Guillem Morales'in yönettiği The Wasp, uzun yıllar konuşmadıktan sonra bir fincan çay içmek için bir araya gelen iki çocukluk arkadaşı Heather ve Carla'yı mercek altına alan bir dram. Birer yetişkin olarak farklı konumlara gelmiş iki çocukluk arkadaşı yıllar sonra bir araya geldiğinde Heather, Carla'ya beklenmedik bir teklifte bulunur. Buluşma teklifi de Heather'dan gelmiştir. Başta Carla bu teklife yanaşmasa da Heather'ın ısrarı sonuç verir ve ikili adım adım dönüşü olmayan bir yola girerler. Bu teklifin ne olduğunu açık etmeden film hakkında konuşacak olursak, küçük ama etkili bir psikolojik gerilim/dram olduğunu söyleyebiliriz. Senarist Morgan Lloyd Malcolm'un bu ilk uzun metraj senaryosunu filme alan Katalan yönetmen Guillem Morales'i özellikle ülkesinde çektiği El habitante incierto (2004) ve Los ojos de Julia (2010) gibi iki başarılı psikolojik gerilimden hatırlıyoruz. Daha sonra İngiliz yapımı uzun soluklu dizi Inside No. 9'dan 15 bölüm yöneterek coğrafyaya ısınan Morales, rahatlıkla bu başarılı dizinin iyi bölümlerinden biri olabilecek senaryoyu yine İngiliz yapımı olarak çekmiş. Tabii bir buçuk saatlik bu filmi, her bölüm farklı bir olayı işleyen yarım saatlik Inside No. 9 süresinde ele alabilir miydi bilinmez. Dizinin senaristleri Steve Pemberton ve Reece Shearsmith mutlaka bir yolunu bulur, filmin büyük bir bölümünün geçtiği Heather'ın evinin kapısına da No. 9 yazarlardı.

The Wasp, Heather'ın girişimiyle yıllar sonra buluşan iki arkadaşın, yine Heather'ın yaptığı bir plan üzerinde anlaşmaları sonrasında yaşananları sıklıkla bir tiyatro atmosferinde, iki arkadaşın okul yıllarında yaşadığı bazı kilit olaylara flashback de yaparak anlatıyor. Onların aslında pek de arkadaş olmadıklarını, karanlık ve sırlarla dolu bir geçmişleri olduğunu anlıyoruz. Ebeveyn ve akran zorbalığının ergenler üzerinde açtığı yaralar, bu yaraları iyileştirmek adına atılan yanlış adımlar, travmalardan kurtulamayıp yetişkinliklerinde yine hatalara düşen yetişkinlerin suça eğilimleri gibi meseleler iki karakterle ve dar bir çerçevede yorumlanmaya çalışılıyor. Geçmişte birbirleriyle yaşadıklarını yavaş yavaş öğrendikçe yetişkinliklerinde bir araya gelme fikrinin özellikle Carla tarafından bakıldığında bir miktar mantık sorunu yaşadığı söylenebilir. Kolay unutulacak gibi olmayan fakat her nasılsa unutulmuş bazı olayların Heather ve Carla açıları aynı oranda inandırıcı olmayabiliyor. Güvercin, arı, tarantula avcısı gibi canlıların sembolleştirilmeleriyle sağlanan derinliğin de bakışa göre faydalı olması mümkün. Özellikle filme adını veren, tarantula şahini olarak da bilinen yaban arısının karakteristiği, Heather'ın travmasıyla örtüştürülmekte. Moonlight filmindeki rolüyle 2017 yılında En İyi Yardımcı Kadın Oscar adayı olan Naomie Harris ve Natalie Dormer'ın karşılıklı performansları, bazen abartıya kaçıyor gibi görünse de genel olarak etkileyici sıfatını hak ediyor. The Wasp için büyük beklentilerle izlenmediği taktirde düşük bütçeli bir filme göre hedeflerine ulaşmış diyebiliriz.

15 Ekim 2024 Salı

May December (2023)

 
Yönetmen: Todd Haynes
Oyuncular: Julianne Moore, Natalie Portman, Charles Melton, Andrea Frankle, Elizabeth Yu, Cory Michael Smith, Christopher Nguyen
Senaryo: Samy Burch, Alex Mechanik
Müzik: Marcelo Zarvos

Gracie Atherton-Yu (Julianne Moore) ve kendisinden 23 yaş genç kocası Joe’nun (Charles Melton) sansasyonel aşklarının magazin eklerini süslediği günlerin üzerinden yirmi yıl geçmiştir. Çift artık ikiz çocuklarının liseden mezun olmalarına hazırlanmaktadır. Bir filmde Gracie’ye hayat verecek olan Hollywood yıldızı Elizabeth Berry (Natalie Portman), Gracie’yi daha yakından tanıyabilmek için çiftin evine gelince, dışarıdan gelen bu bakış aile içi dinamikleri etkilemeye, iki kadın birbirlerini inceledikçe aralarındaki farklar ve benzerlikler de açığa çıkmaya başlar. Öte yandan gençliğinde yaşananları tam olarak hazmedememiş olan Joe, daha 36 yaşında çocuklarının evden ayrılmasına hazırlanan bir baba olduğu gerçeğiyle yüzleştikçe kendini geç kalmış sorgulamalarla boğuşurken bulur. May December, 90'larda altıncı sınıf öğrencisi Vili Fualaau ile cinsel ilişkiye giren ve birkaç kez hapis yattıktan sonra onunla evlenen 34 yaşındaki Amerikalı öğretmen Mary Kay Letourneau'nun hayatına dayanan bir kurmaca. O yıllarda magazin basınını çok fazla meşgul eden bu olay, Alex Mechanik ve Samy Burch tarafından bazı değişikliklerle senaryolaştırıldı. Yönetmen koltuğunda ise Safe, Velvet Goldmine, 2003 yılında En İyi Orijinal Senaryo dalında Oscar adayı olan Far From Heaven, Carol gibi başarılı filmlere imza atmış Todd Haynes oturmakta. May December 2024'te yine Orijinal Senaryo dalında aday filmlerden, aynı zamanda Cannes'da Altın Palmiye adaylarından biriydi.

Gerçekte yaşanan olaylar esnasında Fualaau, 34 yaşındaki Letourneau ile ilk kez cinsel ilişkiye girdiğinde 12 yaşındaydı. İki çocukları oldu ve bunlardan biri Letourneau hapisteyken doğdu. 2004'te serbest bırakıldıktan sonra, o ve artık yetişkin olan Fualauu evlendiler ve ayrılana kadar 14 yıl evli kaldılar. Letourneau 2020'de kanserden öldü. Filme Gracie ve Joe çiftinin yaşadıkları çalkantılı dönemden 20 yıl sonra, çocuklarının lise mezuniyeti arifesindeki süreçte dahil oluyoruz. Aradan geçen yıllarla birlikte artık unutulmuş, unutulmadıysa bile sıcaklığını çoktan yitirmiş bir skandalın külleri, Gracie'yi canlandırmak üzere anlaşmış bir TV yıldızı olan Elizabeth'in ziyaretiyle eşelenmeye başlayan bir süreç bu. Film bu sürece Gracie ve Elizabeth ağırlıklı olmak üzere, genç eş ve baba Joe, çocuklar, yıllar evvel olayın travmasını yaşamış ve uzun süre üzenlerinde taşımış aile yakınları, birkaç çevre sakini gibi farklı perspektiflerden bakıyor. Böylesi bir skandalın yıllar sonra dönüp tekrar kaşınması fikri zaten durduğu yerde bile çok iyi çalışırken, senaryoda çok farklı hamleler görülmüyor. Zor yılları geride bırakmış, kendi düzenlerini oturtmuş ailenin Elizabeth'in gelişiyle o yıllara bölük pörçük dönüşlerindeki normallik seyircide farklı tepkilere yol açabilir. Burada senaryonun, zamanın onarıcı ve unutturan etkisine yaptığı spontane vurgular da gayet yerinde. Öte yandan, bazı duyguların da her an ortaya çıkmayı bekledikleri, bunun için zararsız görünen bir tetikleyicinin bile yettiği duygusu da mevcut.

Aslında filmin en gizemli tarafı olan Gracie’nin o yıllara dair ruh halinin nasıl olduğuna, neden böyle bir ilişkiye girdiğine yönelik çok çarpıcı bir açıklaması da bulunuyor. Bunu filmin sonlarına doğru başka bir karakterden öğreniyoruz. Ancak yine Gracie elinden bu açıklamanın reddedilmesi de senaryo açısından bir talihsizlik. Oysa o açıklamanın etkisi filmin üzerinde çok daha güçlü bir dramatik tortu bırakabilirdi. Joe'nun çocuk olduğu bir dönemde yaşadıklarından çok uzun bir süre sonra, başka bir deyişle artık yetişkin olduktan da sonra evliliğini sorgulamaya başlamasının Elizabeth'in gelişine bağlanması da o tortu eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Elizabeth'in bu çalkantılı geçmişte yaşananları olayın yakın tanıklarına tekrar hatırlatması, farklı köşelerde duran karakterlerin farklı muhasebeler yapmasına yol açsa da, temelde Elizabeth'in canlandıracağı Gracie ile aralarındaki tansiyonu odağına almış bir film izliyoruz. Tabii artık bir yetişkin olan Joe’nun dramı da sıklıkla bu tansiyondan rol çalmakta. Ayrıca bir skandalın zaman içinde kanıksanmasının, bu yeni düzenin tuhaf normalliği de filmi ilginç kılan bir özellik. Filmin kendini dizginleyen, nerede yükselip nerede sakin kalacağını belirleyen, konuşulmayanların yarattığı gerginlikle paslaşan sade bir atmosferi ve anlatımı var. Amerika ağırlıklı onlarca festivalden ödül ve adaylıklar alan May December, Julianne Moore, Natalie Portman ve Charles Melton'ın performanslarıyla da yere sağlam basan bir dram.