16 Mayıs 2022 Pazartesi

Long Story Short (2021)

 
Yönetmen: Josh Lawson
Oyuncular: Rafe Spall, Zahra Newman, Ronny Chieng, Dena Kaplan, Noni Hazlehurst, Josh Lawson
Senaryo: Josh Lawson
Müzik: Chiara Costanza

Teddy, bir yılbaşı gecesi saat tam 12'de aynı elbiseyi giymiş olan Leanne'i sevgilisi Becka sanarak öper. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra Teddy ve Leanne'in nişanlı olduklarını görürüz. İkili, Teddy'nin babasının mezarı başında konuşurken Leanne onu yalnız bıraktığı sırada Teddy yaşlı bir kadınla karşılaşır. Sürekli "daha sonra" diyen Teddy'nin evlilik tarihini de ertelediğini duyan yaşlı kadın, bir gün uyansa ve aradan 1 yıl geçtiğini fark etse ne yapacağını sorar. Hayatını sürekli bir şeyleri erteleyerek geçiren Teddy onu ciddiye almaz. Nihayet çift evlendiklerinde mezarlıkta karşılaştıkları kadından, üstünde 10 yıl sonra açılması notu bulunan bir teneke kutu alır. Teddy'nin hayatı, evlendiğinin ertesi günü uyandığında bambaşka bir hal alır. Teddy, her birkaç dakikada bir bir sonraki yıla atlamaktadır. Atladığı gün ise evlilik yıldönümüdür. Zaman geçip giderken Teddy, hızla değişen hayatını kontrol edemez. Bu durum üzerine hayatının aşkını kaybetmemek ve kaçırdığı zamanları geri alabilmenin yolunu bulmak için çabalar. Avustralyalı aktör Josh Lawson'ın yazıp yönettiği ikinci uzun metraj olan Long Story Short, üzerine 90'lar romantik komedilerinin kokusu sinmiş, bilindik mesajını iyi bir hikaye ile servis etmesini bilmiş bir film.

Fantastik çıkış noktası itibariyle bazı Jim Carrey, Adam Sandler filmlerinin dokusuna sahip Long Story Short'u tasarlayan Lawson, oyuncu olarak ülkesi dışında pek tanınmasa da kariyerinde yeni bir sayfa açtıktan sonra yazar/yönetmen olarak iyi işler çıkarmakta. Lawson, 2014 tarihli ilk filmi The Little Death'te beş ilginç cinsel fanteziye sahip beş çiftin yaşadıklarını anlatırken komedi ve dram tonlarında sağladığı dengeyle dikkatleri çekmişti. Long Story Short'ta da yine yaratıcı bir fikrin geliştirilmesi sonucu her şeyi ertelemeyi alışkanlık haline getirmiş Teddy'nin kayıp giden zamanın önemini anlaması için tuhaf biçimde cezalandırılmasıyla başına gelenleri izliyoruz. Bu tip yaratıcı fikirlere Hollywood'dan aşinayız. Tanrı olmakla ödüllendirilen, doğru söylemekle lanetlenen Jim Carrey (Bruce Almighty ve Liar Liar), hayata hükmeden bir uzaktan kumanda ele geçiren Adam Sandler (Click), her gün aynı günü yaşayan Bill Murray (Groundhog Day), bir yazarın son romanındaki baş karakter olduğunu fark ederek yazarın sesini kafasında duymaya başlayan Will Ferrell (Stranger Than Fiction) gibi fantastik hikayelerin öznesi olan Teddy, evlendiği günün sabahından itibaren her birkaç dakikada bir yıl atladığını, atladığı günün de evlilik yıldönümü olduğunu anlıyor.


Mental olarak hala evlendiği ilk günde olan Teddy'nin dakikalar içinde Leanne'in hamile olduğunu, kızı Talulah'ın evin içinde koşturduğunu, evliliğinin tehlikeye girdiğini, kankası Sam'in kansere yakalandığını Leanne ile ayrıldığını, eski sevgilisi Becka ile görüştüğünü anlaması eğlenceli ve komik anlar yaşatıyor. Tabii tüm bu gelişmeler bize sindirilerek, bu anlarda yaşanacak şaşkınlıklar detaylandırılarak veriliyor. Tempo gayet yüksek ve Teddy'nin telaşı, şaşkınlığı ve bir süre sonra bu tempoya olan alışkanlığı seyirciyi de içine alıyor. Ama Lawson nerede acele edeceğini, nerede duraksayıp mesajını güçlendireceğini çok iyi biliyor. Aşk, evlilik, aile kurmak, doğru insanı bulmak, ayrılık, depresyon gibi meselelerin hepsi tek bir şeye hizmet ediyor: Zaman! Filmin ana amacı, hayatımızda bir şeyleri erteleyerek kaybettiğimiz zamanı günü gelince çok arayacağımız gerçeğini hatırlatması. Lawson tempolu ama dengeli kurgusuyla, hızlandırılmış kronolojisiyle olduğu kadar, "beklediğin her saniye, asla geri alamayacağın bir saniyedir" veya "hayat kısa ama öte yandan en uzun süre yapacağın şey" gibi parlak aforizmalarla da Hollywood ürünü muadillerine meydan okuyor. Ana karakteri belli noktalarda çok iyi tamamlayan en iyi arkadaş, sahip olunan aşkın değerinin anlaşılmasını sağlayan eski/yeni sevgililer, evliliğin ilk 10 yılını temsil eden, sırasıyla kağıt, pamuk, deri, meyve, odun, tatlı bir şey, yün, bronz, çömlek, teneke gibi nesneler, ilişkiye/evliliğe dair başka hoş ayrıntılar, kısaca iyi bir "kendini iyi hisset" filminden ne bekleniyorsa hepsini çok iyi biliyor.

Josh Lawson, önce The Little Death ve şimdi de Long Story Short ile kadın - erkek ilişkilerine dair söyleyecek çok şeyi olduğunu gösterdi. Özellikle ilginç cinsel takıntılara sahip çiftleri konu aldığı The Little Death ile bu takıntıları aşk, evlilik, iletişimsizlik sorunlarını farklı açılardan görünür kılmayı sağlayacak araçlar haline getirmesini başarmıştı. Long Story Short'ta ise hızla akan zaman fantezisinin Teddy - Leanne çiftinin ilişkileri özelinde, ihmal eden ve edilenlerin zamana karşı yıpranışlarını betimlemek için bir araç olarak kullanıldığını görüyoruz. Lawson'ın 90'lar romantik komedilerinde ivme kazanan aşka ve doğru insana olan inancını bu tip araçlar yardımıyla diri tutmaya yönelik tarzı, Becka'nın "sen bana yanlış kişiyle olmaktan daha yalnız bir şey olmadığını gösterdin" veya Leanne'in "seninle hiçbir şey yapmamayı özledim" cümlelerindeki nostaljik dokunaklılığı da beraberinde getiriyor. İngiliz aktör Rafe Spall ile Zahra Newman'ın kimyasızlığı bile bir süre sonra bu dokunaklılık içinde eriyip yok oluyor. Filmde Patrick adıyla kısa bir rolü de olan Josh Lawson, bilindik formülleri dümdüz anlatmak yerine onları farklı fikirlerle süsleyerek elini güçlendiren bir yol belirlemiş ve şimdilik ikide iki yaparak o yolda ilerliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder