31 Mayıs 2018 Perşembe

Deadpool 2 (2018)


Yönetmen: David Leitch
Oyuncular: Ryan Reynolds, Josh Brolin, Morena Baccarin, Julian Dennison, Zazie Beetz, T.J. Miller, Karan Soni, Brianna Hildebrand, Leslie Uggams, Eddie Marsan, Shioli Kutsuna, Rob Delaney
Senaryo: Rhett Reese, Paul Wernick, Ryan Reynolds
Müzik: Tyler Bates

2016 tarihli merakla beklenen ilk Deadpool filminin karakteristik özellikleri artık kapıldıktan sonra, ikincisi için pek fazla heyecan dalgası oluşmadı sanki. İlk filmdeki aykırı süper kahraman tiplemesi, ciddiye alınmak veya alınmamak arasında gidip geldiği için, konu olarak devamında ne verebileceğinin belirsizliği de buna eklendiğinde sadece gişeye popcorn bir ürün olacağı çok belliydi. Çünkü Deadpool, Marvel evreninde misyonu ve derinliği olmayan, durmaksızın espri ve gönderme kasan, tek ciddiyeti sevgilisi Vanessa'ya duyduğu aşk olan bir aksiyon palyaçosu. Vanessa ile evlenip aile babası olmak isteyen Wade, yaşanan aksilikler sonucu kendini X-Men malikanesinde bulup, ilk filmden dostları Colossus ve Negasonic Teenage Warhead ile birlikte kaldığı yetimhaneyi küle çevirmek isteyen ergen mutant Firefist'i yola getirmeye çalışıyor. Deadpool kendine hakim olamayıp cinayet işleyince X-Men prensiplerini bozuyor ve Firefist ile birlikte mutant hapisanesine düşüyor. Bu arada ailesinin intikamını almak için gelecekten gelen zaman gezgini cyborg Cable, Firefist'i öldürmek üzere harekete geçiyor.

Yaşadıkları sonrası aile babası olmanın eşiğinden dönen, yumuşayan, bu yüzden Firefist'i korumaya çalışan, ayrıca Cable'ın neden bu çocuğu öldürmek için gelecekten geldiğini de merak eden Wade, Cable'ın hapisane baskını sonrası kurtulup bir ekip kurmaya karar veriyor. Filmin en eğlenceli bölümlerini de bu ekibin kuruluşu ve mahkum nakli sırasında gerçekleştirdikleri operasyon oluşturuyor. Birbirinden komik ve (Domino haricinde) ezik bu ekibin tek amacı, Firefist'in sübyancı yetimhane müdürünü öldürerek gelecekte acımasız bir katil olmasını önlemek. Firefist'in hapiste kanka olduğu dev Juggernaut da işin içinde olunca bu pek kolay olmayacak. Yani Avengers: Infinity War'dan sonra çok güdük kalan bu konu, ilk filmin senaristleri Rhett Reese ve Paul Wernick ile birlikte Ryan Reynolds'un elinden adeta "konuyu boş verin, aksiyonun ve esprilerin tadını çıkarın" mesajı veriyor. İşin aksiyon kısmı, en son Atomic Blonde gibi boş bir filmi az da olsa seyredilir kılan aksiyon numaraları sunan veteran dublör / taze yönetmen David Leitch'e emanet. O da özellikle açılış sekansında ve konvoydan mutant kaçırma operasyonu bölümünde coşuyor.


Senaryo olarak elde dişe dokunur bir malzeme olmadığının bilinciyle Reese, Wernick, Reynolds üçlüsü bitmek bilmeyen Amerikan esprileri ve türlü filmlere göndermelerle malzeme üretmeye çalışıyorlar. Bunları iyi, orta ve zorlama olarak üç bölüme ayırabiliriz. Ama bu geveze yöntemle iyi olanları bile anlaşılmaz ve hızına yetişilmez hale getirmeye çalışmak kulağa ancak "ne kadar zekiyim" böbürlenmesi gibi geliyor. Bunun yanında, süper gücünü nasıl kullanması gerektiğini bilmeyen, protagonist ve antagonist olma arasındaki sınırda duran bir ergen mutantı babacan reflekslerle yola getirmek gibi ince bir misyon üstlenmiş olan Deadpool, bu defa belli bir politik doğruculuğu da üzerinde taşımak durumunda. Tabii bu durumla bile dalgasını geçmekten geri durmuyor. Deadpool'un fazla dalgacı olmasını, bu sayede ciddiye alınmayarak çoğu zaman bir parodiye dönüşmesini umursamak ile umursamamak arasında da gidip gelen bir senarist kafası mevcut. Son tahlilde yorucu, yaralayıcı ve etkileyici bir Infinity War tecrübesinin ardından hafif bir Marvel yapımı olduğunun bilinciyle sadece eğlence vaat etmesi de biraz bu kolaycılığa dayanıyor.

Kaba kuvvetinden başka kötücül kimliği olmayan Juggernaut'u saymazsak, pratikte tek kötüsü sünepe yetimhane müdürü olan bir süper kahraman filminin seyirciyi ancak çekici yan karakterlerle avutma yoluna gitmesi kaçınılmaz. Leitch de öyle yapıyor ve başta Josh Brolin'in ikinci Marvel tecrübesi olan Cable olmak üzere, şans faktörünün nasıl bir süper güce dönüştüğünün kanıtı güzel Domino ve Hunt For The Wilderpeople'ın Ricky'si olarak sevdiğimiz Julian Dennison'ın canlandırdığı Firefist filmi aksiyon bazında süslemeyi beceriyorlar. Ryan Reynolds ise Green Lantern (2011) olarak boş yapmasının, X-Men Origins: Wolverine (2009) filminde de Wade Wilson'ı çok kötü çizmesinin intikamını bu film sayesinde alıyor. Nihayet rayına oturttuğu bir süper kahraman personasının tadını çıkarıyor. Ama şahsi göndermelerini ve kalitesini pek de umursamadığı motor takmış esprilerini zaman zaman fazla kişisel tutarak ekrana boş boş baktırabiliyor. Filmin bir başka eğlenceli yanı da Peter Gabriel, Céline Dion, a-ha, Air Supply, Cher gibi 80'lere damga vurmuş isimlerin şarkılarının filmde kullanılmasının yarattığı parodi havası. Tabii dubstep türünün de filmde ayrı bir yeri ve esprisi var. Süper kahraman mefhumuna farklı bir bakış getiren Deadpool serisini artık bu hafif şekliyle kabul edip, fazla beklenti içine girmeyeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder