3 Aralık 2014 Çarşamba

As Above, So Below (2014)


Yönetmen: John Erick Dowdle
Oyuncular: Perdita Weeks, Ben Feldman, Edwin Hodge, François Civil, Ali Marhyar, Marion Lambert, Cosme Castro
Senaryo: John Erick Dowdle, Drew Dowdle

John Erick Dowdle'ın Drew Dowdle ile birlikte senaryosunu yazıp yönettiği As Above, So Below, genç ve gözüpek profesör Scarlett liderliğinde bir grup maceraperestin Paris'in metrelerce altında bulunan tarihi toplu mezarları araştırmak için gerekli makamlardan izin almadan gizlice yeraltına inmeleri ve orada başlarına gelen korkunç olaylar şeklinde özetlenebilecek bir film. Dowdle'ın bir İspanyol korku klasiği olan ilk [Rec] filminin kötü Amerikan versiyonu Quarantine'i çeken kişi olması, onun hakkında pek de olumlu şeyler düşündürmüyor. Ama daha çok korku / gerilim filmleri ikinci liginde tutunmaya çalışan Dowdle için As Above, So Below fena bir atak sayılmaz. Konusunun gerektirdiği klostrofobiyi çoğu zaman yansıtabilmesi ve ucuz germe numaralarına fazla abanmaması yüzünden olumlu puanlar toplayabilen Dowdle, ucuz germe numaralarının en sık çevrildiği halüsinasyon kolaycılığına kapıldığı bölümlerle ve hikayeyi çarpıcı bir sona ulaştıramadığı finaliyle maçı berabere bitiriyor. Hatta zamanında birinci ligde üstün bir mücadele sergilemiş The Descent olamayacağı halde, sahip olduğu potansiyelle "ikinci ligden The Descent'e cevap" tadında bir reklam sloganını hak edebilecek iken bu avantajı iyi kullanamamış olmasıyla 1-0 yenik sayılabilir.

Simya biliminin dünyada en önde gelenlerinden biri olan ama pek açıklık getirilmediği üzere intihar eden babasının izinden Felsefe Taşı'nın peşine düşen Scarlett'in bu macera tutkusu, samimiyetine inandırmayı başarıyor. Türkiye'deki bir macerada terk etmek zorunda kaldığı arkadaşı George'u ve üç kişilik bir Fransız araştırma ekibini ikna çabaları ve mağaraya iniş hazırlıkları 88 dakikalık filmin ilk 20 dakikasını aldığı halde bir an önce yeraltına inme isteği duyuyoruz. Bu arada filmin baştan sona çeşitli kameralarla "buluntu film" mantığıyla çekildiğini eklemeyi unutmayalım. Bunu unutma sebebimiz de, artık her çekilen üç gerilim filminden birinin bu yöntemle karşımıza gelmesi olsa gerek. Bu noktada Dowdle'ın bulduğu çözümler ekibin kameramanı Benji'nin el kamerasıyla sınırlı kalmamış, herkesin kafasında küçük kameralar bulunan kasklar sayesinde sanki biraz da [Rec]²'dan esinlenildiği ortaya çıkmış. Tabii kurgunun selameti açısından sahnelere kimin kaskından baktığımızın seçimi yönetmene kalmış. Zaten ilk [Rec]'i orijinal kılan, baştan sona tek bir kameraya sadık kalması iken, [Rec]²'da bulunan bu kasklı çözüm mertliği biraz bozmuştu.

Konuyu fazla dağıtmadan özetlersek As Above, So Below, klostrofobiyi tetikleyen filmleri, found footage türünde çekilmiş filmleri, ekipteki kişilerin birer birer öldürülmeye başlandığı kanlı gizemli filmleri veya bunların hepsini sevenleri memnun edebilecek özelliklere sahip bir yapım. Fakat bu satırlarda adı geçen The Descent veya [Rec] gibi mühim korku filmlerinin derinliğine sahip olmak üzerine bir iddiası yok. Hal böyle olunca suyunun suyu benzeri binlerce korku filminden biri olduğu da söylenebilir. Bunların arasından çeşitli cevherler bulup çıkaran sinefillerin bu filmden pek bir orijinallik bulabileceğini sanmam. Finalde kameranın yere ters konmasıyla elde edilen görüntünün filmin adıyla örtüşen konumu, Perdita Weeks ve Ben Feldman'ın abartısız performansları, kameraman Benji'nin kemikler arasında sürünürken sıkıştığındaki ruh halinin sahiciliği benim aklımda kalanlar. Filmin korkutma yetisi varsa büyük oranda klostrofobi kaynaklıdır, yoksa beklenen ani hamlelerin sağladığı ani korkular iz bırakır türden değil. İran sınırını geçerken otobüste, Paris'te de bir gece kulübünün önünde birkaç saniyeliğine gördüğümüz iki kadının bakışları bile filmin yarısından daha korkunçtu belki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder