14 Kasım 2009 Cumartesi

Kabluey (2007)

 
Yönetmen: Scott Prendergast
Oyuncular: Scott Prendergast, Lisa Kudrow, Conchata Ferrell, Jeffrey Dean Morgan, Christine Taylor, Teri Garr, Chris Parnell
Senaryo: Scott Prendergast
Müzik: Roddy Bottum

Hikayesi bol Amerikan kasabalarından yine bağımsız küçük bir hikaye. Asker kocası Noah Irak’taki görevini tamamlamasına rağmen görev süresi uzatılınca Leslie (Lisa Kudrow) bunalıma giriyor. Çünkü faturalarını ödeyebilmek, iki haylaz oğlunun sağlık sigortalarını karşılayabilmek için çalışmak zorunda. Bu süreçte çocuklara bakıcı bulmakta zorlanınca son çare olarak Nevada’da yaşayan, 32 yaşında olmasına rağmen bir baltaya sap olamamış kayınbiraderi Salman’ı çağırıyor. Düğünlerinden beri Salman’ı görmeyen Leslie, ne kadar riskli olursa olsun yaramazlıkta sınır tanımayan oğullarını çaresizce ona emanet etmek zorunda kalıyor. Saf, beceriksiz, sakar ama iyi kalpli Salman, beklendiği gibi türlü aksilikler yaşıyor. Leslie’nin ona bir iş bulmasıyla hayatının deneyimini yaşayacak olan Salman’ın komik olduğu kadar, belki daha da fazla hüzünlü hikayesi böyle başlıyor.

Salman’ın işi, kocaman tuhaf mavi bir kostüm içinde, hiç de işlek olmayan bir yol üzerinde, ofis kiralayan bir şirketin el ilanlarını dağıtmak. İlan verebileceği birilerini beklerken yaşadıkları, burukluğun galip geldiği komedi anlayışının cılkını çıkarmıyor. Hele de o yol kenarında boynu bükük bekleyen mavi yaratığı ucuz skeçlerle sömürebilecek nice fikir olduğu düşünülürse. Yalnızlığın, terkedilmişliğin, dışlanmışlığın özeline hiç zarar vermiyor. Kabluey’i yazıp yöneten Scott Prendergast, aynı zamanda Salman rolünü de üstleniyor. Şimdi burada Prendergast’in kendini test ettiğini düşünmemek olmaz. Zira böyle bir yapılanma ile hayalgücü geniş herhangi bir senarist birçok değişik Kabluey versiyonuna imza atabilirdi.

Potansiyel senaryo zenginliği olan bağımsız filmlerin hamurunda bu çoksesliliği görmek mümkün. Ama senaristlerin tercihi genelde sadelikten, samimiyetten ve aşk/aile/birey duyarlılığından yana oluyor. Prendergast’in tercihi de farklı değil. Sabırsızlıkla karakter özdeşliği kurma derdine düştüğümüzden, bu tür filmlerin samimi dokularından uzaklaşma eğiliminde olabiliyoruz. Halbuki Kabluey ve onun onlarca benzeri, olaylar ve kişiler arasında kurmaya çalıştıkları bağlantıları aceleye getirmemeye, bu yüzden basmakalıp anlatımlardan, unsurlardan, karakter tahlillerinden uzak durmaya çalışırlar. Bunda ne ölçüde başarılı oldukları tartışılır. Bazen içine girilmesi zor filmler ortaya çıkar. Tıpkı Kabluey gibilerin iletmeye çalıştıkları temel bir mesaj olduğunun tartışılabileceği gibi. Az da olsa müsait olmasına rağmen apolitik duruşu veya bu duruşunun içinden politik çıkarımlar yapılabileceğini düşündürmesi gibi.

Kabluey’deki en belirgin değer aile kavramı. Fakat bu kavramı ele alış biçiminde iç içe geçmiş doğallık ve sıra dışılık, zaman zaman absürdlüğe varabilen komedisine rağmen ayaklarını yerde tutmayı becerebilen bir olgunlukta. Zaten tipik bir kaybeden olarak ona acayip bir kostüm giydirip farklı bir sorumluluk yüklemek suretiyle Salman’ın üzerine daha fazla giderek dile getirmek istediği şeyleri anlatmak için elindeki insandan başka güvencesi yok filmin. Yeğenlerine bakma sorumluluğu ile ilan dağıtma sorumluluğunun dönüp dolaşıp bir noktada birbirlerini tamamlamaya başlaması, yöntem olarak pek alışıldık sayılmaz. Daha da önemlisi filmin (ya da Prendergast’in) Salman gibi silik bir karakteri hem kendisinin, hem de izleyenin yeniden keşfetmesi için tasarladıkları da önemli.

Film içine ekmek kırıntıları yerleştirip, sonlara doğru onları toplamaya başlaması, hatta sadece buna niyetlenmesi bile Salman’ı ve onun üzerine giydiği Kabluey’i minicik bir anti-süper kahraman yapmaya yetiyor. Fiziki farklılıklarına rağmen Salman ve Kabluey arasındaki o hüzün dolu benzerlik, birbirinin zıttı çift kişilikler yaratmaktansa, ortak bir amacı (aile bütünlüğünü korumak) paylaşan iki dramatik kimlik olarak çok iyi yansıtılmış. Başlangıçta kendisini öldürmekle tehdit eden büyük çocuk Cameron’un kalbini fethetmeyi ve çocuksu duyarlılığıyla ağabeyinin ailesine sahip çıkmayı başardığı için bile alternatif bir süper kahraman sayılabilecek Salman, dünyayı kurtarmamış da olsa çok iyi bir başlangıç yapıyor: Önce kendisini tanıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder