22 Mart 2023 Çarşamba

Body Of Lies (2008)


Yönetmen: Ridley Scott
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Russell Crowe, Mark Strong, Golshifteh Farahani, Ali Suliman, Simon McBurney, Alon Abutbul
Senaryo: David Ignatius, William Monahan
Müzik: Marc Streitenfeld

Meşhur Davos moderatörü DavidOne MinuteIgnatius’un aynı adlı kitabından William Monahan’ın filme uyarladığı, usta yönetmen Ridley Scott’ın yönettiği Body Of Lies, Amerika’nın Ortadoğu politikalarını her yönüyle malzeme yapmaya kararlı Hollywood’un son numarası. Son dedik ama belki ondan sonraki şu kısacık arada bile birkaç film çekilmiştir muhakkak. Bu filmler sürekli çekilecek, çekilmeli de… İzleyici bu filmlerin samimiyetini ve cesaretini kendi doğruları ışığında elekten geçiriyor, sağduyulu yanlarıyla milliyetçi söylemlerini birbirinden ayırt ediyor kendine göre. Edemediği anlarda ise kendi tarafından baktığı politik yönlerin yanlışlığını veya eksikliğini eleştiriyor. Bu sayede en azından gündemde tutuyor. Benzer eleştirilere oldukça müsait Body Of Lies, eskilerin “casus / ajan filmi” dedikleri türün günümüz teknolojisiyle kuşatılmış, aksiyonel hale sokulmuş cinsinden bir politik yapım.

Arap ülkelerinin tepesine yerleştirdiği uydularıyla, şehirlerine soktuğu bembeyaz Amerikalı ajanlarıyla (hatta DiCaprio bir ara Arap kılığına bile giriyor!) terörist avına girişen CIA’nin çalışma metodları üzerine fikir jimnastiği yapmaya soyunuyor. Çölün ortasında bile uyduları ekebilen, arı kovanına muhbir nasıl sokulur dersi veren zekâ dolu tekniklere karşı, en son teknoloji ile çalışan Amerikan istihbaratındaki birtakım güvenlik açıklarını bu sayede tespit etmiş olan Ignatius, İncirlik üssünü bile potaya dahil ettiği Ortadoğu monopolisinde İsrail’in esamesini neredeyse hiç okumadığından ötürü kendisi de açıklar veriyor. Onun yerine yakışıklı ajanını Arap hemşire ile masum bir gönül ilişkisine sokmayı tercih ediyor. Ama CIA’nin sahte bir cihad finansörü yaratıp, en büyük hedefi olan El Kaide’nin en mühim isimlerinden birine yem atmasının, muhbirlere karşı ciddiyetsiz tutumunun, çıkarları dışında kalan herkese ve her şeye duyarsız oluşunun getirilerini ve götürülerini iyi yansıtmış bir film denebilir.


Ridley Scott’ın tecrübeli yönetimi, sevdiği oyuncusu Russell Crowe’un sanki 15 yaş birden almış görüntüsü, DiCaprio’nun görüntü olarak her zamanki gibi tam oturtamasam da (bıyık ve sakalı attığınızda istihbarat biriminin kilit bir ajanı değil de, sınıf başkanı görünümünde sanki) oyun olarak yetkinliği (işkence sahnesinde iyi iş çıkarmış örneğin) ve tabii Ignatius’un politik aksiyonlardan hoşlananları yüzüstü bırakmayan teorileriyle, türün meraklılarına tavsiye edilebilir. O şans verildiğinde filmde aslında çok daha güçlü bir karakterin / oyuncunun varlığına tanık oluyoruz. Yalana karşı tahammülsüz, doğruluk timsali, telefonla operasyon idare etmeyip, üstün teknik donanımlar olmadan da sağlam bilgi aktarımı elde edilebileceği yönünde CIA’ye sıkı bir ayar veren karizmatik Ürdün istihbarat şefi Hani Salaam rolüyle Mark Strong (Revolver, RocknRolla, Syriana, Sunshine), filmin iki hit oyuncusunu bile ekarte edecek derecede özenli bir performans gösteriyor bana göre. Hatta filmin en mühim kırılma, kopma noktaları bile Hani üzerinden gittiği için, zekâsına hayran kalınacak ölçüde bir karakter tasarımının en verimli seviyede sonucu alınmış hali denebilir bu rol için. Klişeleşmiş iddiaları, karşı savunuları, gerçeklere yatkın komplo teorileri ve dürüstlüğün altını çizen pozisyonu ile alışıldık türden bir Ridley Scott filmi gibi durmasa da izlenebilir bir film. Amerikan Gangster gibi bir bombadan sonra güdük kaldığı yönler de var elbette.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder