Yönetmen: Oliver Laxe
Oyuncular: Sergi López, Bruno Núñez Arjona, Stefania Gadda, Joshua Liam Herderson, Richard 'Bigui' Bellamy, Tonin Janvier, Jade Oukid
Senaryo: Santiago Fillol, Oliver Laxe
Müzik: Kangding Ray
3. Dünya Savaşı'nın patlak verdiği kurmaca bir zamanda Luis, oğlu Esteban ile birlikte Kuzey Afrika'daki gerilla müzik festivallerinden birinde kayıp kızını aramaktadır. Askerler festivali dağıtıp Avrupalıları tahliye ederken bir grup başka bir festivale gitmek için kaçar. Onları takip eden Luis de o festivale gidip kızını aramak ister. Böylece üç araçlık bir konvoy, kendilerini bekleyen sürprizlerden habersiz, bilinmeyene doğru bir yolculuğa çıkarlar. Paris doğumlu Oliver Laxe'nin Santiago Fillol ile senaryosunu yazdığı, kendisinin yönettiği Sirât, konumlandırdığı kıyamet başlangıcı atmosferin kıyısında kalan bir grup insanın macerasını çok iyi resmeden, kurak coğrafyanın tekinsiz enginliğine ait nimetlerden çok iyi faydalanan bir yapım. Çekimleri Fas ve İspanya'da gerçekleştirilen İspanya/Fransa ortak yapımı Sirât, filmlerinde coğrafi izolasyona önem veren Olivier Laxe'nin, aynı izolasyona depresif hayatta kalma mücadeleleri eklemeyi seven anlatıcılığına eklenen güçlü bir halka niteliğinde. 2019 yılına ait O que arde'den bu yana film çekmeyen Laxe, geri dönüşünü yine tekinsiz bir doğal açık alan fonunda kurguluyor. Aslında önceki filmleri Mimosas ve O que arde'de de bu doğal ortam, açık alan tercihi bir fon olmaktan öte, adeta başrol gibi karakterleri zorlayıcı konumdaydı. Sirât'da bu tercih tepe yapmış diyebiliriz. Boğucu bir estetikle yarattığı kontrast, Laxe'nin toz toprak, yakıcı güneş, tekerlek değmemiş yollar ve sonsuz gibi görünen ufuk çizgileriyle bütünleşen bu yol hikayesinin kesinlikle başrolü.
Sirât bir kayıp ve o kaybı aramaya yönelik bir yol filmi olarak başlasa da, usul usul kendini akışa bırakan, kaçak düzenlenen rave festivallerinin -cinsellik ve madde kullanımından bağımsız- 70'ler hippi kültürüyle olan kardeşliklerinden taşıdığı izleri beş kişilik festival müdavimi ve bu kültüre yabancı bir baba oğul üzerinden dengeleyen bir film. Kurgusal bir zaman, post-apokaliptik görünümlü çöller, tozu dumana katan salaş araçlar, spontane rave kıyafetleri sıklıkla Mad Max referanslarına zemin yaratıyor. 3. Dünya Savaşı'nın çıkmaya başladığına dair şiddet haberleri veren radyo anonsları, konvoy oluşturan askeri araçlar, kestirilemez yollara giren kahramanlarımız, seyirciyi kayıp kızı bulmanın ötesine, kendi güvenliklerini sağlama yönünde bir bilinmeze sürüklüyor. Şok bir kırılma noktasından sonra da iyice belirsiz, trajik, savruk, plansız bir yapıya bürünmesi de anlaşılabilir. Artık hedef ve hedefsizlik arasındaki muğlak çizgi iyice belirginleşince Laxe'nin kervanı yolda düzmeyi tercih ettiği de düşünülebilir. Gidecek bir vatanları, şehirleri, evleri olmayan, geride sevdikleri veya onlara ulaşma ümitleri kalmayan bir avuç insanın savruluşundaki estetiği hissedebilmek Sirât'ı anlamayı bir miktar kolaylaştırabilir. Dünya yanarken ıssız topraklarda trajediyle yoğrulmuş ürkütücü bir özgürlük duygusunu fark edebilmek de öyle. Kelimenin tam anlamıyla ölümle dans etmekteki estetiği çok iyi çizen bir sahnesi bile mevcut.
Filmin apolitik konumlanışı, yani karakterlerin sadece sevdikleri müzikle dans etme amacıyla yollara düşmeleri, motivasyon eksikliği gibi görünebilir. Hatta bir sahnede Luis'e bu müziğin dinlemek için değil, dans etmek için olduğunu söylüyorlar. Belki bu film de izlemek için değil, dünyanın savrulduğu çaresizliği bir nebze hissetmek için yapılmıştır. Özünde, dünyanın sonunun başlangıcında ne yapacağını, nereye gideceğini, bundan sonra nasıl yaşayacağını bilemeyen, birden mülteciye dönüşen insanları nerede olurlarsa olsunlar takip eden felaketler de politiktir. Savaşın kendisi politiktir. Filmin durduğu yerde Laxe politik olmak için özel bir çaba sarf etmiyor, slogan atmıyor, kahraman yaratmıyor, hatta baş karakteri Luis sayesinde hayatta kalmanın şansa bağlı olduğunu bile gösteriyor. Post- apokaliptik filmlerde karakterlerin geçen zaman içinde ortama uyum sağladıklarını, hayatta kalma becerilerini geliştirdiklerini görürüz. İşte Sirât, "post" olmadan önce bu sürecin en başını birkaç kişi özelinde ele alırken henüz bu kıyamete hazır olmamanın şaşkınlığını, acemiliğini ve ağır bedellerini yokluyor. Üstelik bunu kalabalık bir şehirde değil, ıssızlığın ortasında, binlerce insan üzerinden değil, hepi topu yedi kişi üzerinden deneyimletmeye çalışıyor. Tek istediği özgürce festivalleri gezerek dans etmek olan bu insanların, "post" olduktan sonra bu apokaliptiklik içinde yaşam mücadelesi verirken belki de vahşileşmeleri, öldürmeleri gerekebileceği korkunçluğuna kadar zihnimizi açıyor.
Adını İslam inancında cehennem üzerine kurulmuş dar ve geçilmesi güç köprüden alan Sirât her şeyden önce tam bir yönetmen filmi. Oliver Laxe, coğrafyayı, müziği, karakterleri, yerden kalkan tozu bile doğru anlarda işlevsel hale getiren salaş ve stilize bir reji sunuyor. Bunun emareleri Mimosas ve O que arde'de de mevcuttu. Özellikle Cannes 2019'da Un Certain Regard Jüri Ödülü de alan O que arde (Fire Will Come) çok iyi yaşlanan, doğanın pek çok elementini sakin ve güçlü bir bilgelikle kullanan, bunu sadece kameranın doğru yer ve zamanda konumlandırılmasıyla yapan bir dramdı. Bu filmlerde beraber çalıştığı görüntü yönetmeni Mauro Herce yine Laxe'nin yanında. Asıl adı David Letellier olan Fransız tekno/trance müzisyeni Kangding Ray'in hipnotik müziklerinin de atmosfer inşasında katkısı büyük. Kendisi yine bu filmle Cannes'da En İyi Besteci ödülünü de aldı. Ayrıca filmin kalabalık yapımcı ekibi arasında Laxe'nin yanında usta yönetmen Pedro Almodóvar ve kardeşi Agustín Almodóvar da bulunuyor. Filmin tek profesyonel oyuncusu olan, sinema severlerin çoğunun Pan's Labyrinth filminin kötü adamı Vidal olarak anımsayacağı usta İspanyol aktör Sergi López'in performansı yanında kendi isimleriyle filme dahil edilmiş diğer karakterler de çok iyi iş çıkarıyorlar. Tüm bu unsurların birleşiminden ortaya çıkan Sirât, seveni kadar sevmeyeni de çıkabilecek, ama kim ne derse desin Oliver Laxe'nin imza filmlerinden biri olarak onun özel filmografisinde yer almayı hak eden, zamanla kıymeti artacak bir yapım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder