Yönetmen: Zak Penn
Oyuncular: Werner Herzog, Zak Penn, Gabriel Beristain, Steven Gardner, Michael Karnow, Kitana Baker, Robert O'Meara, David A. Davidson
Senaryo: Werner Herzog, Zak Penn
Usta Alman yönetmen Werner Herzog, The Enigma Of Loch Ness adlı bir belgesel çekme hazırlığındadır. Bu arada John Bailey ise onun hayatı ve çalışmalarıyla ilgili Herzog In Wonderland adında bir başka belgesel çekme aşamasındadır. Bailey, Herzog’un da izniyle kamerasıyla onun hayatına girip çekimler yapmaya başlar. Herzog, daha çok senarist olarak ün yapmış (Last Action Hero, Behind Enemy Lines, X2, X-Men: The Last Stand, Suspect Zero, Elektra, The Incredible Hulk senaryoların sahibi) Zak Penn’in yapımcılığında ekibini toplayarak İskoçya’nın yolunu tutar. Tüm çekim ekibi, kiraladıkları bir tekneyle Loch Ness’e açılırlar. Ama Zak Penn’in tutarsız davranışları ve çekim süresince yaptığı kötü sürprizler, Herzog’un belgeselini tehlikeye düşürür. Loch Ness Canavarı’nın varlığı hakkındaki teorilerin masaya yatırılacağı bu belgesel, göldeki garip olayların birbirini izlemesiyle bambaşka bir şeye dönüşmeye başlar.
Filmin başlarında maceraperestliğiyle de ünlü Werner Herzog’un çekmeyi düşündüğü The Enigma Of Loch Ness hakkında verdiği bilgilerin tutarlılığından hareketle, Loch Ness gizemine etkileyici bir bakışta bulunacak bir belgesel izlediğimi düşünürken, çekim ekibinin toplanma ve yola çıkma hazırlıkları esnasında yaşananlardan aslında Incident At Loch Ness’in bir mockumentary (kurmaca belgesel) olduğu anlaşılınca hayalkırıklığı yaşadım. Bu da benim filme ısınmamı hayli zorlaştırdı. Zira mockumentary de olsa, daha önce yapılmış kaliteli örnekler gibi olmayı beceremeyen bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Herzog gibi ciddi bir sinema adamının ve belgesel aşığının böyle vasat bir çakma belgesele alet oluşu da beni için ayrı bir burun kıvırma nedeni oldu. Filme başlarken sahte olduğunu bilmeden bir belgesel ciddiyeti bekliyor olmam sebebiyle yaşadığım şaşkınlık, dakikalar ilerledikçe yerini “ne zaman bitecek acaba” sıkıntısına dönüştürdü. “Tüm bu Loch Ness olayı az çok bizim hayal gücümüzün bir ürünü ve ben bu durumu gerçek canavardan çok seviyorum” diye bir mantıkla sözde belgeselini çekmeye koyulan Herzog’un işgüzar yapımcı Penn ile, diğer ekip üyelerinin birbirleriyle ve teknenin kaptanıyla yaşadığı atışmalar, bir süre sonra kurmaca olduğunu sezdirecek derecede “rol”e dönüştükçe keşke The Enigma Of Loch Ness projesi gerçek olsaymış dedim içimden.
Film, This Is Spinal Tap ile The Blair Witch Project arasında bir denge kurma amacını (amacının hemen hemen bu olduğunu varsayarak) gerçekleştiremediği gibi, aktüel kameranın kullanılış biçimindeki inandırıcı olamama durumu da teknik yönden zayıf kalıyor. Bu kadar iş güç sahibi insanın böyle bir projeye katılmış olmalarının altında yatanın Herzog ismi olduğunu tahmin etmek zor değil. Ama Herzog ve Penn’in ortak fikri olan bu film, hafif sıyırmış bir kriptozoolog (tanımlanamamış hayvanlar üzerine çalışmalar yapan bilim adamı) ve kısa süre sonra aslen Playboy güzeli olduğu anlaşılan güzeller güzeli bir sonar operatörü ile renklendirilmeye çalışılsa da, sonlara doğru yaratmaya çalıştığı gerilimle bile sıkıcılığını koruyor.
Aslında fikir olarak iyi bir mockumentary malzemesi olmasına rağmen, potansiyelini Herzog ve Penn’in çok da ciddiye almadan spontane biçimde tasarladıklarını düşündüren senaryosu filmi geliştiremiyor, ilginçleştiremiyor. Zak Penn’in, çekimlerden vazgeçen Herzog’u ikna etmeye çabalarken “Jacques Cousteau bu iş için sol taşağını verirdi” gibi komik motivasyonları fazla karikatür kaldığından, canavar saldırısı sahneleri de germekten uzak klişelerle plânlandığından, film ne güldürüyor, ne de ürkütüyor. Oysa mockumentary’lerin bu ikisinden birinin, bazen ikisinin birden hakkını vermesi beklenir. Belki bu sayede Herzog, varlığına inanmadığı Loch Ness Canavarı hakkında ufaktan dalgasını geçme fırsatı bulmuştur. Zira elle tutulur başka bir amaç aklıma gelmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder